Bunların hepsi, göç etme kararının ürünü olan milyonlarca insandan birkaçı. | TED | هؤلاء جميعًا قلة من ملايين الأشخاص الذين كانوا نتاج قرار الهجرة. |
Ben bu felsefenin bir ürünü olduğuma göre, 90/10'un ve ikinci olarakta eğimli bir yüzeyin üzerindeki yaşamın, ben bu şekilde büyüdüm-- sahip olduklarıma değer vererek. | TED | وبما أني من نتاج هذه الفلسفة ، الـ 90/10 ، وثانيا ، الحياة على المنحدر ، هذا ما تربيت عليه -- أن أقدّر ما حصلت عليه. |
Karl Marx bunu kapitalizmin acı bir sonucu olarak, işçinin emek sarf ederek ürettiği ürün hakkında bir fikrinin olmaması olarak gördü. | TED | كارل ماركس رأى أن هذا هو مأساة الرأسمالية، اغتراب العامل من نتاج عمله. |
İnsanların doğal olarak anlayabildiği, ama bilgisayarların içinden çıkamadığı istisnalar, düzensizlikler ve ince anlam farkları nedeniyle, araştırmacılar bizim dili anlayabiliyor oluşumuzu beynimizin biyolojik yapısının özgün bir sonucu olarak değerlendiriyor. | TED | الصعوبة تواجهها الحواسيب مع الاستثناءات والتجاوزات والمعاني العميقة التي يبدو أنها تُفهم فطرياً من قبل البشر والذي قاد بعض الباحثين للاعتقاد أن فهمنا للغات هو نتاج فريد عن البنية البيولوجيا لأدمغتنا |
Bugün, size bu ortak çalışmaların sonucunda ortaya çıkan birşeyi göstermek istiyorum. | TED | واليوم أريد أن أريكم شيئاً من نتاج ذلك التعاون و الدمج بين عالم السحر و التقنية |
Bu, dünyanın en nadide bilim adamlarının yıllar süren araştırmalarının ürünüdür. | Open Subtitles | هذا نتاج سنوات من الإستكشاف بواسطة أكثر العلماء البارزين فى العالم |
bilirim ki, bunlar benim yaratım sürecimin parçası ya da sonucudur. | Open Subtitles | و بطريقة غير قابلة للشرح أعلم بأنها نتاج تكوينيْ لهذا اليوم |
Devrimin ideallerinin ürünüydü insancıl, etkili ve hızlı. | Open Subtitles | كانت هى نفسها نتاج لمُثُل الثورة العليا انسانية ، فعالة وسريعة |
Onlar gerçekte tecrübe ettiklerimiz ve arkasından olan her şeyin bir ürünü. | TED | هم نتاج ما شهدناه في الأصل وكل ما حدث بعد ذلك. |
60 ve 70'li yılların bir ürünü olduğunu söyledi, o zamanın kültürü öyleymiş. | TED | قال إنه نتاج الستينيات والسبعينيات، وهذة كانت الثقافة حينها. |
Ne yazık ki, tüm köpek ırkları yapay seçilimin ürünü iken bazıları diğerlerinden daha sağlıklıdır. | TED | للأسف، في حين أن جميع سلالات الكلاب هي نتاج الاختيار الاصطناعي، إلا أن بعضها أكثر صحة من غيرها. |
Bu kaya yatağının ürünü olarak oluşuyor ve organizmalar yol açmak ile meşguller. | TED | فهي نتاج تفتت الطبقة الأساسية ، بسبب كل تلك الكائنات التي تحاول شق طريقها. |
Irkçılığın en yaygın tanımı, ırkçı davranışların kirli kalplerin ve zihinlerin ürünü olduğu. | TED | أكثر تعريف شائع للعنصرية هو أن السلوك العنصري نتاج للقلوب والعقول الفاسدة. |
Bu benzersiz iskelet, aralıksız 20 yıl emeğin ürünü. | Open Subtitles | هذا الهيكل النادر نتاج جهد متواصل لعشرين عاماً |
Ama gelin Darwin'in gösterdiği gibi dört milyar yıllık evrimin sonucu olarak nasıl ortaya çıktığımızı hatırlayarak başlayalım. | TED | ولكن لنبدأ بتذكر أن داروين أظهر أننا نتاج أربع ملايين سنة من التطور |
Şahsen ben hayatın, maddenin zamanla kompleksleşmesi sonucu ortaya çıktığını düşünüyorum. | TED | وأنا شخصياً ، أعتقد ، أن الحياة نتاج نموٍ طبيعي من التعقيد المتزايد لتفاعل المادة بمرور الزمن. |
Fakat burada gördüğünüz Isveç'teki Linkoping Üniversitesinde başlattığımız stajların bir sonucu | TED | ولكن ما ترونه هنا هو حقيقة نتاج تدريب داخلي قمنا باستضافته بالتعاون مع جامعة لينكوبينج في السويد. |
Başkanlarının kaçırılması haberinin duyulması sonucunda hisselerin tepe taklak olmasını engellemek isteyen yönetim kurulu aynı gün içinde parayı yollamayı kabul eder. | Open Subtitles | سيخشى المجلس هبوط الأسهم نتاج ما قد يحصل فور تلّقي خبر خطف الرئيس. لذا، سيرسلون لهم النقود بغضون يوم. |
Burada gördüğünüz çoğu şey benim çabalarım sonucunda oldu. | Open Subtitles | معظم التجهيزات الطبية ...التي تراها هنا هي نتاج مجهودي... |
Orijinal olan tipik olarak yaratıcı eylemin ürünüdür, taklid değildir. | TED | فالاصلية هي نتاج حالة ابداعية ولكن المزورة فهي لا |
Üç milyon yıllık bir evrimin sonucudur. Her açıdan mükemmeldir. | Open Subtitles | نتاج ثلاثة ملايين عام من التطور مثال تماماً |
Çevremizle yaptığımız sayısız etkileşimin ürünüydü. | Open Subtitles | بأننا نتاج تفاعلات عديدة مع البيئة |
Yalan söyledim çünkü uygunsuz bir öğretmen-öğrenci ilişkisinin sonucuyum. | Open Subtitles | لقد كذبت لأني نتاج علاقه غير لائقه بين معلمه و تلميذها |