Buna bir şeyler yapıyoruz, fakat bunun için bir şeyler yapmamız gerek. | TED | نحن نفعل أشياء لهذا الغرض؛ علينا أن نفعل أشياء لأجل هذا الغرض، |
Bu bölgede suç düşük seviyededir. Herşeyi gerektiği gibi yapıyoruz. | Open Subtitles | الجريمة قليلة في هذه الدائرة نحن نفعل الأشياء بشكل صحيح |
Bunu farklı nedenlerden yapıyoruz ama yardımımıza ihtiyacı olanlar var. | Open Subtitles | نحن نفعل هذا لإسباب مختلفه ولكن الاناس يحتاجون الى مساعدتنا |
Bu hayatta iyi yaşamak için elimizden geleni yaparız. Her birimiz hem de. | Open Subtitles | نحن نفعل ما نفعل كي ننجوا وننجوا بشكل جيد في هذه الحياة ,كلنا |
Her şeyi beraber yaparız. Bunu da beraber yapacağız. | Open Subtitles | نحن نفعل كل شئ معاً و سنفعل هذا معاً أيضاً |
Bunu her zaman yapıyoruz. Öylece devre dışı bırakıveremiyoruz. | TED | نحن نفعل ذلك طوال الوقت. لا نستطيع التخلص من ذلك. |
Bunu hep yapıyoruz, hatta her gün yapıyoruz. | TED | و لكننا نحن نفعل هذا طيلة الوقت، حتى على مستوى الحياة اليومية. |
Bireyler olarak, tüm bu şeyleri yapıyoruz, her zaman, her gün. | TED | كأفراد، نحن نفعل هذه الأشياء، في كل الأوقات، كل يوم. |
Bunu, robogamileri mikroskobik ve makroskobik oynatarak yapıyoruz. | TED | نحن نفعل ذلك بتحريك الروبوغامي بحركات ميكروسكوبية وماكروسكوبية في المرحلة. |
Çoğu zaman, bunu fark bile etmeden yapıyoruz. | TED | وفي معظم الأوقات، نحن نفعل هذا دون أن نلاحظ. |
Evet, bunu sadece senin çıkarın için yapıyoruz. Sana bakmak zorundayız. | Open Subtitles | نعم، نحن نفعل ذلك لمصلحتك علينا أن نعتنى بك |
- Doğru şeyi yapıyoruz, değil mi, Hi? | Open Subtitles | أعتقد أنه ناثين الأبن نحن نفعل الصواب, أليس كذلك يا هاي؟ |
Bilmeni istiyorumki arama ve kurtarma için elimizden gelen herşeyi yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن نفعل ما بوسعنا لكي نساعد عمليات البحث. |
Ama sen ve ben hayatımızda çok sıradışı birşey yapıyoruz. | Open Subtitles | لكن أنا وأنتِ, نحن نفعل شىء غير عادى بحياتنا. |
Elimizden geleni yapıyoruz, ama İngilizler biraz kalın kafalılar. | Open Subtitles | نحن نفعل ما بوسعنا ، لكن الإنجليز محدودي الذكاء |
Olayı en kısa sürede çözümlemek için elimizden geleni yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن نفعل كل ما في وسعنا لحل الوضع في أقرب وقت ممكن |
- Aynı şeyi biz de yapıyoruz. - Hayır, yapmayız! - Wade! | Open Subtitles | لازال حتّى الآن يحمل الرسالة نحن نفعل نفس الشيء |
Herkesin değişik şeyler denemesi gerektiğine inanıyorum, ama her zaman aynı şeyi yapıyoruz. | Open Subtitles | أريد أن أشعر مثل الجميع أحاول أن أفعل شىء مختلف لكن دائماً ما ينته الأمر و نحن نفعل الأمر ذاته |
Her yıl böyle yaparız. On günden önce olmaz. | Open Subtitles | نحن نفعل ذلك كل عام والموضوع يأخذ عشرة أيام |
Bunu grup olarak toplanıp görüşmeliyiz. Herşeyi birlikte yaparız ya da hiç yapmayız. | Open Subtitles | سنرتب اجتماع لنناقش هذا الامر نحن نفعل كل شئ بالاجماع او لا شئ علي الاطلاق |
Elimizden geleni yapacağız, olay bu kadar basit. Gerisini kafana takmamalısın. | Open Subtitles | نحن نفعل مانستطيعه, هذا فقط والباقي يجب أن تدعيه يمضي |
Taşıma hatlarının açık kalması için İran Körfezi'ndeki güvenlik bedelinde aynı şeyi yaptık. | TED | نحن نفعل نفس الشيء مع سعر الحماية في الخليج العربي ونجعل مسار السفن مفتوح وآمن |
Biz bunlardan herhangi birini yapıyor muyuz? | Open Subtitles | هل نحن نفعل شيء من هذه الأشياء.. |