Fakat şu boşanma işi bitene kadar yapabileceğimiz fazla bir şey yok. | Open Subtitles | ولكن حتى تنتهى إجراءات الطلاق الصغيره هذه فلا يوجد ما نستطيع فعله |
Ama aslında neler yapabileceğimiz hakkında konuşmak için burada değilim. | TED | ولكنني لست هنا اليوم للحديث عما نستطيع فعله. |
yapabileceğimiz şeylerden birisi şu bazı fareleri kendi mikroplarından başka mikrop bulunmayan mikropsuz baloncuklarında yetiştirebiliriz. | TED | حسنا، هناك امر واحد نستطيع فعله هو ان نربي بعض الفئران دون أي مايكروبات خاصة بهم في فقاعه خالية من الجراثيم. |
Daha açık olmak gerekirse: Bu kadar yaratıcı yetenekle, daha fazla neler yapabiliriz? | TED | ولأصل لنقطتي التي أريد توضيحها: مع كل هذه الموهبة المبدعة، ما الذي نستطيع فعله أكثر من مجرد ذلك؟ |
Geri kalan bizler içinse, beklemekten başka yapacak birşey yoktu. | Open Subtitles | بالنسة لبقيتنا, لم يكن هناك شيء نستطيع فعله سوى الانتظار |
"Onları durdurmak için elimizden geleni yapacağız." "Dediğimi duydun mu?" | Open Subtitles | ننا سنفعل كل ما نستطيع فعله من أجل أن نوقفه |
Kim olduğumuz ve neler yapabileceğimiz hakkında samimi ve açık olmamız gerektiğini görmemizi istiyorum. | TED | أريدنا أن نرى أننا بحاجة للانفتاح وأن نصرِّح بهوياتنا وما الذي نستطيع فعله. |
Dinle. Bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yok şu an. | Open Subtitles | اسمعي، لا يوجد ما نستطيع فعله بشأن هذا الآن |
Yani, yapabileceğimiz fazla bir şey yoktu. | Open Subtitles | حسنا، أتعرفين، لم يكن هناك الكثير مما نستطيع فعله |
Bak, Clark, artık tek yapabileceğimiz deneyip onun haklı olduğunu ispatlamak. | Open Subtitles | انظر, كلارك, كل ما نستطيع فعله الآن ان نثبت انه كان على حق. |
Tek yapabileceğimiz geçmişimizle barışmak... ve ondan ders almaya çalışmak. | Open Subtitles | كل ما نستطيع فعله هو أن نتعايش بسلام مع الماضي و نحاول أن نتعلم منه |
Tek yapabileceğimiz geçmişimizle barışmak... ve ondan ders almaya çalışmak. | Open Subtitles | لن يَشفى القلب كل ما نستطيع فعله هو أن نتعايش بسلام مع الماضي و نحاول أن نتعلم منه |
Yoksa yapabileceğimiz fazla bir şey yok. | Open Subtitles | ما عدا ذلك، ليس هناك الكثير مما نستطيع فعله |
yapabileceğimiz her şeyi yapacağımızı bilmeni istiyorum sana yardım etmek ve güvende hissetmeni sağlamak için. | Open Subtitles | اريدك أن تعرفي أننا سوف نفعل كل ما نستطيع فعله من اجلك من اجل مساعدتك و لكي تشعري بالامان. |
Şu aşamada, kardeşinizin durumu belirsiz olmasına rağmen sizin için yapabileceğimiz pek bir şey yok. | Open Subtitles | حتى وإن كانت حالة أخيك لم تصل لهذه النقطة فهناك القليل جدا نستطيع فعله لك |
yapabileceğimiz bir şey yoktu. | Open Subtitles | كلنا قد تفرقنا و لم يكن يوجد شيئاً نستطيع فعله حيال هذا |
Biz vatandaşlar olarak o "Büyük Deney"i geliştirmek için neler yapabiliriz? | Open Subtitles | ما الذي نستطيع فعله كمواطنين لتطوير تلك التجربة؟ |
Şimdi sabredip ummaktan başka yapacak bir şey yok. | Open Subtitles | كل ما نستطيع فعله الآن هو الانتظار والدعاء |
elimizden gelen tek şey bozulmanı durdurup bu şekilde kalmanı sağlamak. | Open Subtitles | كل ما نستطيع فعله هو إيقاف تدهورك لتبقي على حالتك الحالية. |
Geçmiş hakkında bir şey yapamayız. O yüzden önümüze bakalım. | Open Subtitles | ليس هناك ما نستطيع فعله حول الماضي فلنمض إلى الأمام |
Sıkı çalışıp, hiç uyumayıp, hayatımızdaki tüm sorumluluklardan kaçınırsak, Yapamayacağımız hiç bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء لا نستطيع فعله لو عملنا بجد ، ولا ننام أبداً و نتجب جميع المسؤليات في حياتنا |
Zor anlarda zihnimizi zorlarsak neler Yapabileceğimizin sembolü o. | Open Subtitles | إنه رمز لما نستطيع فعله إن هيئنا عقولنا له |
O günlerde en çok yapabildiğimiz şey bir mesaj göndermek ve diğer seçim için beklemekti. | TED | كان جل ما نستطيع فعله هو إرسال خطابات. الانتظار حتى الانتخابات التالية. |
Soru şu: bu konuda ne yapılabilir? | Open Subtitles | السؤال هو, مالذي نستطيع فعله حول ذلك؟ |
Cevap ver, çünkü sana altınla neler yapabileceğimizi anlatacağım. | Open Subtitles | وسايرته فى خطته حتى النهاية هل كنت تمزحين ؟ أجيبينى إذا بإمكانى إخبارك بما نستطيع فعله بكل ذلك الذهب |
Çünkü seni temin ederim ki şu anda ne yapıp yapamayacağımızı tahmin bile edemezsin. | Open Subtitles | في هذا الوقت ليس لديك فكرة عن ما نستطيع وما لا نستطيع فعله |