O zaman Kraliçe Vashti'ye içelim, ülkenin en güzel kadınına. | Open Subtitles | اذاً دعنا نشرب نخب الملكة وشتي أكثر نساء الأرض جمالاً |
Bence biraz meyve suyu içelim. Her zaman sinirlerimi yatıştırmıştır. | Open Subtitles | ربما يجب أن نشرب بعض العصير هذا دائماً ما يُهدئني |
Bana mı öyle geliyor yoksa beraber içki mi içiyoruz? | Open Subtitles | هل أتخيّل هذا , أم أننا فعلاً نشرب معاً ؟ |
Belki yemeğe gider veya bir içki içeriz diye düşündüm. Kafa dağıtmak için. | Open Subtitles | ربما يمكننا أن نذهب للعشاء ، أو نشرب شراب ، أو نتمشى قليلاً. |
Şarap içiyorduk derken bana doğru eğildi ve şarabını kafamdan aşağı dökmeye başladı. | Open Subtitles | وكنا نشرب النبيذ ، وبعدها بدأ يميل اتجاهي وبدأ يسكب نبيذاً على رأسي |
Hey bebeğim. Bunu bizim için yapıyorum. Klas içeceğiz. | Open Subtitles | عزيزتي، إنّني أقوم بذلك لمصلحتنا يجب أن نشرب كطبقةٍ راقية |
Eğer beni bir dost gibi davet ederseniz, birer içki içebiliriz. | Open Subtitles | إذا دْعوَتني مثل صديق يُمكنُ أَنْ نشرب سوياً ـ شـــراب ؟ |
Efendim, sadece sizin barınızda içmek için babamı kilometrelerce uzaktan getirdim. | Open Subtitles | سيدي لقد احضرت جدي من الاف الاميال حتى نشرب في حانتك |
O zaman şerefine içelim. Sert bir içkin var mı? | Open Subtitles | إذاً علينا أن نشرب نخباً هل لديكِ أي خمر ؟ |
Yıldırım harbine içelim mi? | Open Subtitles | هل نشرب في صحة الحرب الخطافة الألمانية ؟ |
Yiyelim, uyuyalım, içki içelim ve bırakalım çiftlik yansın! | Open Subtitles | هيا نأكل و نشرب و ننام و لتذهب المزرعة الى الجحيم |
Sürekli süt içiyoruz. Biraz ister misin? | Open Subtitles | نحن نشرب الحليب دائماً هنا اترغبين بالبعض منه؟ |
Hepimiz, yiyoruz, konuşuyoruz, içiyoruz, gülüyoruz, giyiniyoruz. | Open Subtitles | نحن جميعاً نأكل , نتحدث , نشرب نضحك , نرتدى الملابس |
Hepimiz, yiyoruz, konuşuyoruz, içiyoruz, gülüyoruz, giyiniyoruz. | Open Subtitles | نحن جميعاً نأكل , نتحدث , نشرب نضحك , نرتدى الملابس |
Altı taneyi getir. Mitch ve ben su bardağıyla içeriz. | Open Subtitles | أجلبيهم، أنا وميتش سوف نشرب من أكواب الجيلي. |
Etrafta kimse yoksa bazen içeriz. | Open Subtitles | اننا نشرب احيانا عندما لا يكون احد موجود |
ZK: Bundan altı ay önce ben ve Keith Los Angeles'da ki Starbucks'da Roman Coppola ile birlikte kahve içiyorduk. | TED | ز.ك: منذ حوالي ستة أشهر كنت مع كيث في لوس أنجلس، وكنا في ستاربكس نشرب قهوة مع رومان كوبولا. |
Cezveyi bulabilirsem kahve içeceğiz. | Open Subtitles | دعونا نشرب بعض القهوة، اذا استطعت العثور على وعاء. |
House, bu herif zeki olabilir, ve eminim iyi bir içki arkadaşıdır. | Open Subtitles | هاوس.. هذا الرجل ذكي وبالتأكيد سيكون من الممتع أن نشرب البيرة معاً |
Bu da, eğer hepsini içmek istiyorsak, ...yemekten önce içmemiz gerektiği anlamına geliyor. | Open Subtitles | مما يعني أننا سنضطر للشرب قبل العشاء إذا أردنا أن نشرب أي شيء |
Oturduk ve güneş omuzlarımıza vururken özgür insanlar gibi içtik. | Open Subtitles | جلسنا نشرب و الشمس تدفىء أكتافنا كما لو كنا رجالا |
Maçları izler, bira içip cips yer duygularımızı hiç kurcalamazdık. | Open Subtitles | تعرفين، نشاهد المباريات نشرب المشروبات، نأكل الرقائق لم نتشارك أبداً بمشاعرنا الداخيه أو بتفكيرنا |
Şafakla birlikte, her zaman olduğu gibi, içmeye başlardık ve, kasabada zamparalık yapardık. | Open Subtitles | عند بزوغ الفجر وكالعادة، كنا نشرب الخمر، ونمارس المجون فى المدينة |
Çalışma şeklimizi bil diye söylüyorum iş üstündeyken içmeyiz genelde. | Open Subtitles | أنت تعرف كيف نعمل .نحن لا نشرب في وقت العمل |
O, ağzına ne zaman birşey koyarsa, biz içiyor muyuz? | Open Subtitles | أن كل ما يضع شيئاً في فمه نشرب كأساً ؟ |
Bunun şerefine içmeliyiz. | Open Subtitles | أعتقد أننا يجب أن نكون نشرب القليل من أجل ذلك. |
Genellikle vardiyamızın sonunda bir şeyler içerdik -- ama o gece değil. | TED | عادةً بعد نهاية الدوام نشرب الخمر -- لكن ليس في تلك الليلة. |