Ve sana da teşekkürler, hâlâ garaj kapımızın yarısı sarı. | Open Subtitles | و شكراً لكِ ، باب جراجنا مازال نصفه لونه أصفر |
Anlamıyorum. Eğer yeni çocuk yarı insan değil ise diğer yarısı ne? | Open Subtitles | لستُ أفهم، طالما هو نوع جديد ليس نصفه إنسان، فما نصفه الآخر؟ |
Birisi bir elinde yarısı yenmiş bir dondurma külahı ve solunda sarı tüyüyle oklar tutuyordu. | TED | إحداهن أمسكت بإحدى يديها كوزاً من البوظة كانت قد أكلت نصفه و باليد اليسرى السهام ذات الرِّيش الصفراء. |
Belki bir fareyi ikiye bölüp, ...yarısını şimdi, yarısını da Cumartesi verebiliriz. | Open Subtitles | يمكن أن نقطع الفأر نصفيين ونطعمه نصفه الأن والنصف الاخر يوم السبت |
Önümde bir briket var. ve yarısını nanoteknoloji sprey ile kapladık. Bu sprey neredeyse her tür malzemeye uygulanabilir. | TED | ما لدي هنا هو طابوق و قد قمنا غطينا نصفه برذاذ تقنية النانو و الذي يمكن تطبيقه تقريباً على أي مادة. |
Bunu şöyle yaparız: Bir kavanoz alıp yarısına kadar su ile doldururuz. | TED | وهذا كيف نقوم بذلك: خذ إناءً واملأ حوالي نصفه بالماء. |
Yoksa yarısı ile inanılmaz faydalar sağlayabileceğimiz başka işlere mi yatırım yapmalıyız? | TED | ام ان نصرف فقط نصفه لكي نقوم بحزمة كبيرة من الانجازات الكبيرة ؟ |
Salonun yarısı boş. İçeride Django'ya benzeyen bir herif var. | Open Subtitles | فالمكان نصفه خاوي و لكن فقط يوجد هناك فتى يشبه قليلا جانغو |
Kendimi her zaman, bardağın yarısı dolu diye düşünen, iyimser ve hevesli biri olarak görürüm. | Open Subtitles | أصف نفسي بأني حماسية و إيجابية و من النوع الذي يفكر دائماً في أن الكوب نصفه ممتلئ |
Hayır, daha çok bardağın yarısı kanla dolu. | Open Subtitles | لا لا, أنه أكثر من كأس نصفه ممتلئ, أنه ذو نهاية مدببة |
Diyelim ki küpün yarısı kadar... altın var tamam mı? | Open Subtitles | لا يهم كم إذا كان لديك دلو مليء بالذهب لنقل مثلاً نصفه ممتلئ |
- Tek akciğerle nefes alıyorum. İkisinin yarısı kadar iyi geliyor işte. | Open Subtitles | التنفس برئة واحدة، الذي نصفه جيد بقدر اثنين. |
William, hepimiz için bardağın yarısı hayallerle dolu durumu bu. | Open Subtitles | وليام هذا الكأس نصفه مملوء بالأحلام لجميعنا. |
Gerçekten niye bazı insanlar bardağın yarısını dolu olarak görürken, diğerleri ise yarısını boş olarak nitelendiriyor? | TED | لماذا ربما يرى شخص ما نصف الكوب مملوءً بالفعل، وشخصٌ آخر يرى نصفه فارغًا؟ |
yarısını yeşil yarısını da pembe boyasanız iyi olur, böylece her iki küp için de köşe kübü olarak kullanabilirsiniz ve hiç bir yüz boşa gitmez. | TED | من الأفضل أن تطلي نصفه بالأخضر ونصفه بالأرجواني، لتتمكن من استخدامه كزاوية لكل من هذه المكعبات، وبدون إضاعة وجه واحد. |
Filmi yağmur için baştan yazıp, yarısını çekmişler. | Open Subtitles | أعادوا كتابة قصة الفلم كاملة لتلائم المطر و قاموا بتصوير نصفه |
Bu benim yarısını geçtiğim büyük kitapla alakalı. | Open Subtitles | إنه حول هذآ الكتاب الرائع الذي يعجبني قرأت نصفه |
Ama bu makyajı en azından yarı yarıya azaltman gerekecek. | Open Subtitles | ولكن يجب عليكِ أن تزيلي هذا المكياج نصفه على الأقل |
Daedalus'un yaratısı içerisinde saklanan Pasiphaë, hamile kaldı ve yarı insan yarı boğa olan minotoru dünyaya getirdi. | TED | وتقبع باسيفاي داخل البقرة الخشبية التي صممها دايدالوس. فحملت وأنجبت مسخًا نصفه إنسان ونصفه ثور. |
Hibrit demek, yarı yaşayan, yarı makine bir varlık demektir. | TED | والهجين هنا نعني به ان يكون نصفه كائن حي .. والاخر آلي |
Bir kitap okuyorum... ve uyandığımda kitabın ne olduğunu hatırlayamıyorum ama yarısına geldiğimde farkına varıyorum ki o aslında benim yazdığım ya da yazacağım bir şey. | Open Subtitles | انا اقرأ كتاب .. ولا اتذكر ماهو الكتاب عندما استيقظ ولكني الاحظ في نصفه |
Bu kadar kan kaybıyla onun söylediği zamanın yarısının bile kalmadığın bilmem için doktor olmama gerek yok. | Open Subtitles | لأعرف أن كل النزيف بهذا المعدل فليس أمامنا الوقت الذي حدده بل نصفه على الأكثر |
Peki, iksir Mantikorlar yok eder çünkü, ve oğlu yarım Manticore edilir. | Open Subtitles | حسناً ، لأن الجرعة تقضي على المشعوذين و طفلك نصفه مشعوذ |