Belki de maymunun ekonomik kararlarına bakmalıyız ve bizim yaptığımız aptalca şeylere benzer şeyler yapmış mı görmeye çalışmalıyız. | TED | ربما يجب أن نبحث قرارات القرود الإقتصادية ونحاول أن نرى ما إذا كانوا يصنعوا نفس الأشياء الغبية التي نصنعها. |
Beyindeki farklı kimyasalların, yaptığımız seçimleri nasıl etkilediğine bakmak için deneyler yapıyorum. | TED | أقوم بتجارب لاختبار مختلف المواد الكيميائية في دماغنا والتي تؤثر على قراراتنا التي نصنعها |
yaptığımız makineler mekanik hatalar yüzünden bozulmaya devam ediyor. | TED | الآلات التي نصنعها لا تزال تعاني من أعطال ميكانيكية. |
Bombayı yapıyorlarsa, bizim de yapmamız gerekir. | Open Subtitles | وإن كانو يصنعونها، فلابدّ أن نصنعها كذلك. |
-Bu William'ın teknolojisi ama bunu biz inşa etmedik. | Open Subtitles | هذه تقنيّة (ويليام)، لكنّنا لم نصنعها. |
O aşamaya gelene kadar Savaşa gönderdiğimiz çocuklarımızda yarattığımız zihinsel ıstırabı Azaltabiliriz. | TED | إلى ذلك الحين، فالمعاناة الذهنية التي نصنعها في أبنائنا وبناتنا عندما نرسلهم إلى القتال يمكنُ تخفيفها. |
Ama kendi yaptığımız şeylerin sinir sistemi gelişmemiş. | TED | لكن الجهاز العصبي للأشياء التي نصنعها بدائي في أحسن حالاته. |
Bunun olduğunu görebiliriz. yaptığımız şeylerdeki çeşitlilik, hayattakinden daha fazla. | TED | ويمكننا أن نرى ذلك يحدث. فقط لأن هناك تنوعا في الحياة، هناك تنوع أكثر في الأشياء التي نصنعها. |
Son günlerde yaptığımız oyuncaklar çocuklar için değil. | Open Subtitles | الألعاب التي نصنعها هذه الأيام ليست للأطفال |
Burada takas yapıyoruz. Bazen yaptığımız takıları satıyoruz. | Open Subtitles | نحن نُتاجر هنا , أحيناً نبيع المجوهرات التى نصنعها |
Ahlâki pusulamız, yaptığımız kararlara göre yönlendirir. | Open Subtitles | أخلاقنا يتم توجيهها عن طريق خياراتنا التى نصنعها |
Fakat bizi biz yapan şey yol ayrımına geldiğimizde yaptığımız seçimlerdir. | Open Subtitles | لكنها الخيارات التي نصنعها عندما نصل إلى مفترق طرق هي التي تعرفنا من نحن |
Bu çarpıştırıcıda yaptığımız bu, koşulları yeniden üretiyoruz ki başlangıçta evrenin nasıl bir şey olduğunu anlayalım. | Open Subtitles | نحن نصنعها في هذا المصادم ونحن نعيد إنتاجها حتى نتمكن من معرفة ما كان عليه الأمر عندما بدأ الكون للتو |
Evet. Arkada yaptığımız zenci yığınına gelecek olursak seni o yığının generali yapmak işten bile değil. Anlıyor musun? | Open Subtitles | أجل و عند الحديث عن كومة الزنوج التي نصنعها خارجاً في الخلف |
Ülkemde özel günlerde yaptığımız bir tatlı. | Open Subtitles | إنها حلوى نصنعها في بلدي للمناسبات الخاصة. |
Hızlıca değinmek istediğim bir başka şey ise yaptığımız iskelelerin çoğu gözeneklidir ve öyle de olmaları gerekir çünkü içlerine kan damarlarının gelişmesi istenir. | TED | شيء آخر أريد أن أشير له بسرعة هو أن العديد من السقالات التي نصنعها تكون مسامية البنية، وهي يجب أن تكون كذلك، لأنك تريد أن تنمو الأوعية الدموية ضمنها. |
Haberi yakalamamız gerek, haberi yapmamız değil. | Open Subtitles | يفترض بنا أن ننقل الأخبار لا أن نصنعها |
Haberi yakalamamız gerek, haberi yapmamız değil. | Open Subtitles | يفترض بنا أن ننقل الأخبار لا أن نصنعها |
William'ın teknolojisi ama bunu biz inşa etmedik. | Open Subtitles | هذه تقنيّة (ويليام)، لكنّنا لم نصنعها. |
Daha da kötüsü. Bir kere kim olduklarını unuttuklarında yarattığımız bu yeni yerde hepsi birer köle olacak. | Open Subtitles | بل أسوأ، سيكونون أسرى للأرض الجديدة التي نصنعها |
Aslında, ...yarattığımız teknoloji bile aynı örneği izliyor. | Open Subtitles | في الواقع أنَّه حتى التكنولوجيا التي نصنعها تتبعُ نفس النمط. |