Bana Avrupa'ya gitmemi tavsiye etti. | Open Subtitles | لقد أخبرني نصيحته العظيمة أن أذهب إلى أوروبا. |
Ona başlamak konusunda zorlandığını söyle ve ondan tavsiye iste. | Open Subtitles | أخبره أنك لديك مشاكل في البداية واطلب نصيحته |
Evet, duydum. Ama tavsiyesi yine de güzel. | Open Subtitles | -أجل، سمعتُ بذلك، لكنّ نصيحته لا تزال مفيدة |
Kızlarla ilgili tavsiyesi, "Evlenene kadar bekle." | Open Subtitles | نصيحته عن الفتيات كانت "إنتظر حتى الزواج" |
Grace o gece Tom'a gitti ve ona tavsiyesine uyup kasabayı terk etmeye hazır olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ذهبت غرايس لرؤية توم في آخر الليل،و أعلمته أنها جاهزة لكي تتبع نصيحته و تغادر البلدة. |
Memnuniyetle söylerim ki, tavsiyesine bir kez olsun uymadım. | Open Subtitles | يُسعدني أن أقول أنني ولا لمرّة واحدة قمت بإتباع نصيحته |
Senin doğum gününde alacağı şeyler için onun Tavsiyesini istemiş. | Open Subtitles | لقد ارادت نصيحته بشأن شئ ارادت شرائه بمناسبة عيد ميلادك |
Bir düşmanı dosta çevirmenin en iyi yolu ondan tavsiye almaktır. | Open Subtitles | الطريقة الأبسط لتجعلي من عدو صديق هي أن تطلبي نصيحته |
Bu rolde çalışmak için tavsiye? | TED | نصيحته حول كيفية ممارسة دوره؟ |
"Komiteden geçmesini istediğim bir konu hakkında ondan tavsiye istemiştim; o ise bana dizliklerimi getirip getirmediğimi sordu." | TED | "سألته عن نصيحته حول كيفية الحصول على مشروع قانون من اللجنة؛ فسالني هل أحضرت واقيات الركبة خاصتي". |
Ben tavsiye isteyeceğin son adamım, ama madem çok istiyorsun... | Open Subtitles | اجل, انا أخر من تريدين نصيحته, لكن |
King Kong'u gördüler, ler, ler tavsiye istediler, ler, ler | Open Subtitles | (لكي ترى (كينج كونج ، كينج كونج لتـأخذ نصيحته ، نصيحته ، نصيحته |
Çünkü aptal tavsiye için, Rhonda beni benzetti. | Open Subtitles | ...لأنه بفضل نصيحته الغبية روندا" تركتني" |
tavsiyesi bu işte. | Open Subtitles | هذه كانت نصيحته. |
Ama tavsiyesi biraz acımasızdı. Yani kendini Laurel'dan uzak tutmak? | Open Subtitles | ،كانت نصيحته قاسية قليلًا ...(أعني، أن تتنصّل من (لورل |
tavsiyesine uydum ama şimdi çok şakacı olabileceğinizden korkuyorum. | Open Subtitles | لقد اخذت نصيحته لكنني اخشى الان ان تكون مازحاَ |
- Görünüşe göre kendi tavsiyesine uymuş. | Open Subtitles | حسناً ، من المؤكد أنه قد قام بأخذ نصيحته في عين الأعتبار |
Çünkü şu anda onun tavsiyesine gerçekten ihtiyacım var. | Open Subtitles | لأني أستطيع الاستفادة من نصيحته حالياً. |
O zamanlar ne kadar acemi olduğumu düşünün. Onun bu Tavsiyesini kalbime yazdım. | TED | وبالنظر لمدى سذاجتي في ذلك الوقت، أخذت نصيحته على محمل الجد. |
Fakat Carroll kocanın para konularında bir uzman olduğunu söyledi. Tavsiyesini almak isterim. | Open Subtitles | خبير في المشاكل المالية وأنا أريد نصيحته |
Ne yapacağımı bilemedim, ben de avukatımı aradım ve ona bildirip bildirmeme konusundaki Tavsiyesini sordum. | Open Subtitles | لم أعرف ما يجب فعله فإتصلت بمحاميي وطلبت نصيحته في ذلك |