Gözlüklerini evde bırakma! Gözlerini de yoldan ayırma. | Open Subtitles | لا تبقِ على نظاراتك بالمنزل ركّز على الطريق |
Ağlamandan hoşlanıyorum çünkü Gözlüklerini takıyorsun. | Open Subtitles | أحب هذا عندما تبكين لأنك يجب أن تلبسي نظاراتك. |
Ve önünde sonunda, koltukaltı kılları çoktan çıkmış olan çocuk Gözlüğünü ikiye ayırıyor. | Open Subtitles | وفي النهاية، تنكسر نظاراتك لنصفين بواسطة الولد الكبير الذي لدية شعر إبط |
Gözlüğünü kıracağım, koduğumun polisi! Beni tutamazsın! | Open Subtitles | سأكسر لك نظاراتك أيها الشرطي اللعين لا تستطيع احتجازي |
Sırf güneş gözlüklerin için 40 dakikalık yoldan geri mi döndün? | Open Subtitles | أرجعت مسافة 25 كيلومتراً من أجل نظاراتك الشمسية؟ |
Gözlüğün olmadan kör gibisin. Gözlüğün nerede? | Open Subtitles | -أنت تعرف أنك لا ترى جيدا دون نظاراتك, أين نظّاراتك؟ |
Gözlüklerini kaybettin. Bacağının üzerine yüklenemeszim. Ben giderim. | Open Subtitles | لقد فقدت نظاراتك و لايمكنك ان تضع اي وزن على قدمك انا سأذهب |
Sen pek değil. Gözlüklerini ve o komik yürüyüşünü hemen tanıdım. | Open Subtitles | و أنت لم تتغير, تذكرت نظاراتك للتو و مشيتك الظريفة |
Belki sadece Gözlüklerini beğendi. Belki de beğenmedi. | Open Subtitles | ربما هو أحب نظاراتك فحسب، أو لا، هل أنت متأكد من أنك لم تره من قبل ؟ |
Gözlüklerini çıkarır mısın lütfen, ve bize bunu okur musun? | Open Subtitles | هلّ من فضلك بأن تنزع نظاراتك و أنا تقرأ هذا لنا ؟ |
- Kızılötesi Gözlüklerini tak, Koç. | Open Subtitles | إستخدمي نظاراتك للأشعة تحت الحمراء أيتها المدربة. |
Senden istediğim Gözlüğünü çıkarman ve saçlarını sallayıp şöyle demen: | Open Subtitles | ما أريد منك أن تفعليه هو خلع نظاراتك وأن تحركي شعركِ |
Öyleyse gitme. Gözlüğünü bana ver, yerine ben gideyim. | Open Subtitles | حسناً ، لا تذهب أعطني نظاراتك ، سأذهب كأني أنت |
Madem fevkalade bir rica değilim arada bir belki de bana güneş Gözlüğünü vermelisin. | Open Subtitles | لذا، لأنني لست أصلي من وقتٍ لآخر ربّما يجب أن تعطيني نظاراتك الشمسية |
- Ben de öyle. Morris eski dostum gözlüklerin olmadan yapamayacağını bildiğimden getireyim dedim. | Open Subtitles | و أنا كذلك، موريس صديق قديم، جلبت نظاراتك لإعتقادي أنه لا يمكنك الاستغناء عنهم |
- Sana bir soru sorayım, Ezik Mat sen ve numarasız gözlüklerin, bu adamı gördü mü? | Open Subtitles | دعني أسألك يا ممسحة الباب هل أنت و نظاراتك الغير طبية رأيتم هذا الرجل؟ |
Gözlüğün. Gözlüğün nerede dostum? | Open Subtitles | إنها نظاراتك, أين نظاراتك يا صح ؟ |
Gözlüğün bile kırılmamış. | Open Subtitles | أنتِ حتى لم تكسري نظاراتك |
Beş dakika içinde tekrara geleceğim, tekrar menü dışı sipariş verirseniz o gözlükleri gözüne lens yaparım. | Open Subtitles | سأعود خلال خمسة دقائق وإذا طلبت من خارج القائمة مرة أخرى سأحطم نظاراتك على وجهك |
Gözlüklerinizi çıkarmanız gerekiyor Hanımefendi. | Open Subtitles | مدام أنتي تحتاجين أن تخلعي نظاراتك. أخلعي نظاراتك. |
Bayan, Gözlüğünüzü takmayı mı yoksa çıkartmayı mı tercih edersiniz? | Open Subtitles | سيدتي, هل تفضلين الأبقاء على نظاراتك أم ستخعلينها؟ |
Gözlüğünüz burnunuzun iki yanında izler bırakmış. | Open Subtitles | نظاراتك تسببت في تلك العلامات العميقة على جوانب أنفك. |
Güneş gözlüğünün, farklı ışık spektrumlarını tespit etmesine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أن نظاراتك تلتقط سلاسل الضوء المختلفة, مذهل |
- Kusuruma bakmayın Bayan Swift. Adım Dayshawn. Gözlüklerinize bayıldım. | Open Subtitles | آسف سيدة "سويفت"، اسمي "ديشون" تعجبني نظاراتك |
Resmi olarak kendi geleceğimi değiştiriyorum. Gözlükler düşmesin. | Open Subtitles | أنا أغير رسميا الآن مستقبلي حافظ على نظاراتك |
Yedek olarak gözlüklerinin olması iyi bir şey değil mi? | Open Subtitles | لكن هذا شيء جيد انت لديك نظاراتك كأحتياط |