Bir yararı olmaz. Ben onun dizlerine kapandım neredeyse. | Open Subtitles | لن يجدى هذا نفعا فلقد ألقيت اليه بنفسى فعليا |
Herkes ilk olarak bunu diler ve pek işe yaramaz. | Open Subtitles | هذا أول شيء يطلبونه وهذا لا يجدي نفعا حقا ؟ |
Hiç faydası olmadı. Kapılar vurulmaya başladı ve hâlâ odasından sesler geliyordu. | Open Subtitles | وكل ذلك لم يجدي نفعا مازلنا نسمع الأصوات الغريبه من تلك الغرفة |
Trenle dönmek istedim, sahte kimlikler yaptım ama işe yaramadı. | Open Subtitles | حاولت العودة بالقطار عن طريق اوراق مزورة لكن هذا لم يجدي نفعا |
Ama muhtemelen bu bilgilerin en işe yarar olanı tanığın konuştuğunuzu duyduğu şeyler. | Open Subtitles | و لكن ربما أكثر نفعا من تلك المعلومات هي المحادثة التي سمعها شاهدنا |
Üzgün ve acıklı bakışın işe yaramıyor. | Open Subtitles | لا بأس تلك النظرة المسكينة الحنونة لم تعد تجدي نفعا يا نيك |
Burada olmak çok iyi oldu, çünkü bu sabah işe gitmiyorum. | Open Subtitles | ومن المريح جدا، وجودك هنا، لأنني لن تجدي نفعا هذا الصباح. |
Bunun işe yarayacağından emin misin çaylak? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أن هذا سيجدي نفعا أيها مبتدئ ؟ |
Tahtanın, kilosunu gizlemekte yararı olmayacağını ona söylemeli miyiz? | Open Subtitles | هل يجب علينا أن نخبره ان هذا الجدار لا يتحمل الأوزان الثقيله و انه لن يجدي نفعا ؟ |
Karşı koyuyorum ama hiç bir yararı olmuyor. | Open Subtitles | .أنا أقاومه .لكن هذا لا يجدي نفعا |
Büyük kurabiye. Küçük kurabiyenin içinde Godiva çikolata parçaları var diyebilirsiniz, ama işe yaramaz. Büyük kurabiyeyi isterler. | TED | يمكنك أخبارهم أن الحلوى الصغيرة تحتوي على قطع شيكولاتة شهية في داخلها، لن يجدي ذلك نفعا. إنهم يريدون الكبيرة. |
Kulağa hoş geliyor. Ama Küçük Emrah'ta işe yaramaz. | Open Subtitles | يبدو لطيفاً، ولكن لا يجدي نفعا مع مستوى مثل تشارلز برونسون |
Bu durumda parayı geri götürmenin hiç bir faydası olmaz. | Open Subtitles | كما ترى، في هذه الحالة لن يوجد نفعا في إعادة المال |
O demirleri çıkarmaya çalışmanın bir faydası olmayacağını söyledim. | Open Subtitles | بالطبع تدرك أنه لن يجدى نفعا اخراج الحواجز من النوافذ |
Maalesef, o işe yaramadı ama yeni bir durumla karşı karşıyayız ve sizden üssümüze yapacağınız saldırıları durdurmanızı istiyorum. | Open Subtitles | لسوء الحظ ، هذا لم يجدي نفعا ً ولكن هناك تطور هام سيحدث الآن |
Onlar hiç bir işe yaramadı. | Open Subtitles | هذا لن لا تجدي نفعا والآن هذا. |
Pekâlâ. İşkence de işe yaramadıysa, belki biraz şefkat işe yarar. | Open Subtitles | حسنا ،اذا كان التعذيب لا يجدي نفعا بعض الحنان قد يستطيع ذلك |
Yardım bekleyen kadını Orklar'dan kurtarıp ikinizi öldürüp kral olacağım, bu da işe yarar. | Open Subtitles | انقاذ الآنسة من براثن العفاريت أن أصبح الملك، أن أقتلكما هذا سيجدي نفعا أيضا |
Roketatarlar bunlarda işe yaramıyor. | Open Subtitles | قاذفات الصواريخ لا تجدي نفعا مع هذه الاشياء |
Son zamanlarda çok gerginsin ve o haplar da artık işe yaramıyor. | Open Subtitles | أصبحت منهكا جدا وهذه الحبوب لاتجدي نفعا |
Bunun işe yarayacağından emin misin çaylak? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أن هذا سيجدي نفعا أيها مبتدئ ؟ |