Sigara kaçakçılığından yakalanan Koreli diplomatlarla ilgili Almanya Federal Meclisinde bir tartışma vardı. | Open Subtitles | كان هناك نقاش في البرلمان بخصوص الدبلوماسيون الكوريون الشماليون الّذين أُمسكوا بتهريب السجائر. |
Senin yolunla ilgili en ufak bir tartışma bile duymak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أريد أن أزيح أي أي نقاش حول ماهية طريقتك |
Bak. Buraya tartışmaya gelmedim! Herkesin can yeleğini giymesini istiyorum! | Open Subtitles | لست هنا للدخول في نقاش اريد من الجميع ارتدات ستراتهم |
eşsiz birşeyi, sonrası için bir konuşma konusunu olarak belirlemelisiniz. | Open Subtitles | عليك أن تلحظ أمراً فريداً من نوعه كموضوع نقاش لمابعد |
tartışmak yok. Yani, bu tecrübeyi hayatında bir kez yaşarsın. | Open Subtitles | لا نقاش ، أعني أن هذه تجربة لا تأتي إلا مرة واحدة طوال العمر |
12,50 dolara tamamdır. İtiraz edersen, almam. | Open Subtitles | سأعطيك بها 12،5 دولاراً أى نقاش ، لن يكون هناك بيع |
Ve tabii çok ilginç bir sohbet ettik. | TED | الان طبعا ,لقد خضنا نقاش مثير جدا للاهتمام |
Ve şu tartışma: eğer sınıf kapasitesini arttıracaksanız bunu nerede yapacaksınız? Ne kadar etkili olacak? | TED | وهناك نقاش آخر: إذا قمنا بزيادة حجم الفصول الدراسية، أين ستفعل ذلك؟ وما مدى تأثير ذلك؟ |
İklim mühendisliği hakkındaki bu sorunla ilgilenen ve... ...etkileri hakkında ciddi olarak düşünen müzisyenleri,... ...bilim insanlarını, filozofları ve yazarları kapsayan bir tartışma. | TED | نقاش يشمل الموسيقيين والعلماء والفلاسفة والكتاب ، الناشطين و المهتمين بالهندسة المناخية و يفكرون بجدية في آثارها. |
En azından, yaptıklarını tasvip etmeseniz bile, önemli bir tartışma başlattığını kabul eder misiniz? | TED | هل تقبل بهذا على الاقل, حتى لو كنت مختلفا مع افعاله, انه قد فتح باب نقاش مهم؟ |
Daha önce hiç tanışmamışlardı ve gerçekten de şiddetli bir tartışma yaptılar ve yine de birbirleriyle anlaşıyor gibi görünüyorlardı. | TED | ولم يسبق لهما أن تقابلا قبل ذلك اليوم، ودار بينهما نقاش قوي للغاية ولكن بدا أنهما انسجما معًا بالرغم من ذلك. |
Çocuklarla kadınlar ve purolar üzerine felsefi bir tartışma yapıyorduk. | Open Subtitles | أنا والفتية كنا في نقاش فلسفي عن النساء والسجائر |
Bu konu hakkında tartışmaya gerek yok hiçbir zeki insanın farklı düşüneceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لذا فلا نقاش في هذه القضية. ولا يمكن لشخص ذكي أن يخالفني الرأي. |
Evet aslında, az önce idam cezası temyizini en iyi şekilde halletme konusunda seninle ateşli bir tartışmaya girdik. | Open Subtitles | أجل , في الحقيقة للتو كنت في وسط نقاش ساخن معك حول الطريقة الأفضل للتعامل مع استئناف حكم بالإعدام |
Cumartesi günü bir panelde konuşma yapacağım ve daha söyleyeceklerimi tasarlamadım bile. | Open Subtitles | سأتحدّث في حلقة نقاش يوم السبت، ولم أبدأ حتّى في صياغة ملاحظاتي. |
Senin kadınsal mevzularını tartışmak istemiyorum... sanırım senin bana ders vermen için şu an gerçekten iyi bir zaman. | Open Subtitles | لا أريد نقاش أمورك الأنثوية حسناً, أعتقد أن الآن وقتٌ جيد لتوعظني |
Annen her şeyi ayarladı. İşte bu kadar! İtiraz istemiyorum. | Open Subtitles | أجرت أمك الترتيبات انتهى الامر , لا نقاش فيه |
Bu yeri geldiğinde oy verme hakkımızı kullanarak yeri geldiğinde bir köşe yazısı olarak veya sosyal medyada bir sohbet başlatarak olabilir. Bilimin bağımsızlığını mümkün kılacak şey bizim beraberlik içindeki sesimiz. | TED | سواء كان ذلك عن طريق ممارسة حقنا في التصويت، سواء كان ذلك عن طريق كتابة افتتاحية في صحيفة أو فتح نقاش على مواقع التواصل الاجتماعي، صوتنا الجماعي هو الكفيل بضمان حرية العلم. |
Geçen yıl uluslararası "Korsan Gibi Konuş Günü" partisine gitmiştim. | Open Subtitles | ذهبت إلى نقاش دولي مثل حفل يوم القراصنة السنة المنصرمة |
Sigara tartışması 40 yıl sürdü, ve bu aslında kolay olandı. | TED | نقاش التدخين أخذ ٤٠ عاما، و قد كان أمرا سهلا. |
Bir sonraki derste bir münazara grubunu yönetmemi istiyor. | Open Subtitles | و هى تريدنى أن أقود مجموعة نقاش الصف القادم |
Deneyebilirsin ya da medeni biçimde konuşuruz. | Open Subtitles | بوسعك المحاولة، أو بوسعنا إجراء نقاش سمته الأدب. |
Ama çoğumuz ölümü kabullenmeyi, onun için plan yapmayı ve hayatımızdaki önemli kişilerle onu tartışmayı istemeyiz. | TED | لكن معظمنا لا يريدُ تقبّل الموت، لا نرغبُ في التخطيط له، ولا نريد نقاش الموت مع أهم الأشخاص في حياتنا. |
Ve bu toplantıda... bunlar haftalarca basında yeraldı... iki hafta boyunca hararetli tartışmalar olmuş.. | TED | وفي هذا الإجتماع، الذي استمر أسابيع في الإعلام، أسبوعين حيث دار نقاش ضخم. |
Bak, neyin peşindesin bilmiyorum, ama seninle yakın bir zamanda uzun uzun konuşacağız. | Open Subtitles | اصغي، لا أعرف إلام تخططين، ولكن علينا خوض نقاش طويل بوقت قريب للغاية |
O-Ren'in soyu ve milliyeti konusu konseyde sadece bir kez gündeme geldi. | Open Subtitles | موضوع أصلها و جنسيتها كان محل نقاش مرة واحدة |
Hayır,o konuda aile içi tartışmamız hiç olmadı,asla aile içi tartışmamız hiç olmadı. | Open Subtitles | لا, لم يحدث نقاش عائلى حول هذا الامر ابدا لم يحدث نقاش عائلى |