Mobilya kamyonu geliyor. Ne gidecek ne kalacak karar vermeliyiz. | Open Subtitles | سيأتي حامل الأثاث، وعلينا أن نقرر ما سنبقي وما سنبعث. |
Bu Mahkemesi anlamına gelir ki tüm, sonra l biz sadece karar olamaz gerektiğini söylüyorlar bazılarının kaderi , kötü acıklı ölümlü. | Open Subtitles | كل ما تقف عليه هذه المحكمة عندها أقول ، أنه لا يجب علينا فقط أن نقرر مصير بعض ، الأشخاص المثيرين للشفقة |
İkisinden birini kurtarmak istiyorsak bir an önce karar vermeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نقرر قريباً لو كنا نريد أن ننقذ أحدهما |
Dur. Önce bana nasıl olduğunu söyle, sonra karar veririz. | Open Subtitles | قولي لي كيف أحوالكِ أولاً ومن ثم نستطيع أن نقرر |
Neden önce kayıkhaneye bakıp sonra ne yapacağımıza karar vermiyoruz? | Open Subtitles | لمَ لا نذهب فحسب إلى المرفأ وحينها نقرر ما نفعل |
Bu yüzden, yapımcılar bu işi Avrupa yollarında çözümlendirmemiz gerektiğine karar verdi. | Open Subtitles | لذلك المنتجون قرروا بانه يجب أن نقرر ذلك على حد الطرق الأوروبيه |
Hayır, bu cep telefonu resimlerinden hangisini sızdıracağıma karar vermeliyiz. | Open Subtitles | لا, نريد أن نقرر أياً من صور الهاتف سأقوم بتسريبها |
kimin alışveriş arabasına binip, kimin de arabayı iteceğine karar vermeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نقرر من سوف يركب العربة ومن سوف يقوم بدفعها |
Harika. Teşekkürler Sayın Büyükelçi. Bunu oylamaya sunmaya karar verdiğimizde size bildiririm. | Open Subtitles | رائع، شكرًا لك سيادة السفير سأعلمك حين نقرر متى نعيد طرح الأمر |
Doğum günün yaklaşıyor ve hâlâ ne yapacağımıza karar vermedik. | Open Subtitles | اسمعي ان عيدك ميلادك قادم ولم نقرر بعد ماذا سنفعل |
Bence bölgeye hava indirme yapalım, ayrıntılara sonra karar veririz. | Open Subtitles | اعتقد يجب ان نرسل لهم طائرة ومن ثم نقرر التالي |
Yani yetişkinler için olan bir şeyin uygun ya da önemli olduğuna ona dikkat etmemiz gerektiğine karar veriyoruz. | TED | فما يحدث لدى البالغين هو أننا نقرر أن أمراً ما ذو صلة ومهم، وعلينا أن نوليه اهتمامنا. |
Bazı insanlar hiç hoşlanmaz. Ve seviyorsak eğer, bir karar vermeliyiz bu hedefler üzerinde ileride neler yapmak isteyeceğimizi. | TED | بعض الناس لا يحبونها. و إذا أحببناها، يجب علينا أن نقرر ما نريد أن نفعل بهذه الأهداف ونحن نمضي قدمًا. |
Ancak geçen her günle birlikte yapay evrim çağına, bir tür olarak bizlerin kendi genetik kaderimize karar verme kapasitesine sahip olacağımız bir çağa yaklaşıyoruz. | TED | لكن بمرور كل يوم، نقترب من عصر التطور الإرادي، الذي سنملك خلاله كنوع القدرة على أن نقرر بأنفسنا مصيرنا الجيني. |
Aşkı böyle yorumlamak, nasıl görüneceğine karar vermemizi mümkün kılar. | TED | هذه النسخة من الحب تتيح لنا نحن أن نقرر ما يبدو عليه. |
Ancak önce, bizim bu zamanın hepimize ait olduğuna karar vermemiz lazım. | TED | ولكن أولًا علينا أن نقرر أن الوقت هو ملكنا جميعًا. |
Hayır, hepimiz zamanı eşit almıyoruz, ancak alacağımız zamanın adil ve ücretsiz olacağına karar verebiliriz. | TED | لا، نحن لا نحصل جميعًا على وقتٍ متساوٍ، ولكن بإمكاننا أن نقرر أن الوقت الذي نحصل عليه هو عادل ومجّاني. |
Öğrendim ki buna birlikte giriştiğimizde başarı nedir, buna biz karar veriyoruz. | TED | وتعلمت عندما نواجهها سوياً، نقرر كيف سيبدو النجاح. |
Sonra biz de her gün okuldan sonra tokatlama kararı aldık. | Open Subtitles | لذا نقرر ان نجعلهم ان يشربوا جرعة كل يوم بعد المدرسة |
Tamam ama kararımızı geri alabiliriz. Henüz çok geç değil. | Open Subtitles | حسناً لكننا نستطيع الا نقرر انه لم يفوت الاوان |
İki ay sonra tekrar buluşup, durumunu kontrol edecek ve gerekiyorsa yeni bir strateji belirleyeceğiz. | Open Subtitles | سنقوم بالفحص في غضون شهرين لنرى مدى إستجابتك و إعادة التقييم . و نقرر خطوتنا التالية إنّ كانت لازمة أصلاً |
Daha ölüm nedenini tam olarak belirleyemedik. | Open Subtitles | لم نقرر السبب الصحيح للموت لحد الآن |
Aslında duvağı kararlaştırmadık, ama bu denediğim, | Open Subtitles | لم نقرر بعد. هذا هو واحد حاولت. |