Gökyüzünün gelip giden bulutlarla dakikası dakikasına ne kadar farklı olduğunu çok nadiren fark ederiz. | TED | نادرا ما نلاحظ أن هناك شيء مختلف من لحظة لأخرى, مع السحاب المتحرك |
Peki bu yanlış bilineni ortadan kaldırınca onayın ne kadar bariz olduğunu fark eder miyiz? | TED | ولكن هل نستطيع التأكد بأننا نلاحظ وضوح الموافقة إذا أزلنا هذه الخرافة؟ |
Şunu fark edin ki, yapay zeka bize, bizim onaylamayacağımız şeyler yapmak için etkili gerekçeler buluyor. | TED | وعلينا أن نلاحظ أن هذا يعطي الذكاء الصناعي سببًا وجيهًا للقيام بأشياء لنا قد لا نوافق عليها. |
Seni sadece bir gece daha gözlemlemek istiyoruz, tamam mı? | Open Subtitles | نحن نريد فقط أن نلاحظ لك ليلة واحدة أكثر، حسنا؟ |
"Orada duran birinin olduğunu veya tasma olduğunu farkedemedik mi?" | Open Subtitles | "وأننا لن نلاحظ شخصاً ما واقفاً هناك" "أو لن نلاحظ وجود سلسلة" |
ve yetişkin yaşamınızı da etkileyecek şekilde gittikçe içinize yerleşiyor ve kökleniyor. Evet bunu çok görüyoruz. | TED | يستمر ويتجذر شيئاً فشيئاً ليمتد حتى إلى مرحلة الرشد إذاً، نلاحظ الكثير من هذا القبيل |
Son gelişinde sokak lambalarının düzeltildiğini görmedik sanma. | Open Subtitles | لا تظن أننا لم نلاحظ إصلاح أضواء الشارع بعد يوم من أن ذكرناه لك في المرة الأخيرة. |
Ölüm uçakları saldırana kadar ana gemiyi farketmedik bile. | Open Subtitles | لم نلاحظ حتى السفينه الام عندما هاجمتنا المنزلقات. |
Dikkatle izle, hayatım onu ölmeye ikna eden sendin. | Open Subtitles | نلاحظ ، يا عزيزي... ... لأنه كان لك الذي استدرجه الى وفاته. |
Eğer tekneyle gelirsen Putman'ın yokluğunu farketmeyeceğimizi mi sandın? | Open Subtitles | ماذا، هل تظن بأننا حقا لن نلاحظ إختفاء بوتمان إذا عدت لنا مع القارب؟ |
Bir konu hakkında yanıldığımızı fark ettiğimizde, utanç duymak yerine gurur duymayı öğrenmeliyiz. | TED | علينا أن نتعلم كيف نحس بالفخر لا بالعار عندما نلاحظ أننا ربما كنا مخطئين حول شيء ما. |
Değişimi fark etmiyoruz, çünkü kısa hayatlarımız var, 70, 80, şanslı isek 90 yıl. | TED | نحن لا نلاحظ التغيير لأننا نحيا حياة قصيرة، 70 أو 80 وإن كنت محظوظاً قد تبلغ التسعين. |
Tabii ki kendimizi fark etmeden önce karşı tarafın ön yargılarını fark ediyor, | TED | بالطبع نحن نلاحظ التحيزات عند الآخرين ونتجاهل أنفسنا. |
Bu yasalar çiğnendiğinde ve bir tür sonuç ya da cezalandırma olduğunda bunu fark ediyoruz. | TED | فنحن نلاحظ عند كسر هذه القوانين مع وجود نوع من العاقبة أو العقاب. |
Çoğu zaman, bunu fark bile etmeden yapıyoruz. | TED | وفي معظم الأوقات، نحن نفعل هذا دون أن نلاحظ. |
fakat biz Ortanca Dünyalılar Brownian hareketini fark etmek için çok büyüğüz. | TED | ولكننا ككائنات تحيا في العالم الوسط فاننا أكبر من أن نلاحظ الحركات العشوائية. |
Çünkü istemediği bir şeyi ona yaptıramayacağımızı fark etme zamanımız geldi. | Open Subtitles | لأن الوقت قد حان لنا كي نلاحظ أننا لا نستطيع أن نجعلها تفعل شيئاً ما لا تريد أن تفعله |
Ben ve Lilly fark ederiz, ama sanırım annem fark etmez. | Open Subtitles | أنا وليلي نلاحظ بالرغم من ذلك أن أمّي لا تفعل, لا أعتقد هذا |
Dünyayı gözlemlemek, zihinsel modeller oluşturmak ve onları test etmek. | Open Subtitles | نلاحظ العالم و نبني النماذج العقلية ثم نختبرها |
Bu yüzden ben de kurtları daha yakından gözlemlemek gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | حتى ظننت أننا يجب أن نلاحظ الذئاب عن كثب. |
Muhtemelen gerçekte neler döndüğünü daha tam farkedemedik. | Open Subtitles | يبدو وأننا لم نلاحظ بعد ما حصل حقا. |
Diğer ülkelerde, içinde doğduğunuz sosyal ortamın çok daha az etkili olduğunu görüyoruz. | TED | بينما نلاحظ ببلدان أخرى أنه لا أهمية للمحيط الاجتماعي الذي ولدت فيه. |
Ama bu adamın geri geldiğini görmedik. | Open Subtitles | ولكننا لم نلاحظ عودة هذا الشخص إلى هناك مرة أخرى |
Yola çıkana kadar farketmedik. | Open Subtitles | لم نلاحظ ذلك إلا بعدما وضعنا له المغذي |
Dikkatle izle, hayatım onu ölmeye ikna eden sendin. | Open Subtitles | نلاحظ ، يا عزيزي... ... لأنه كان لك الذي استدرجه الى وفاته. |
Eğer tekneyle gelirsen Putman'ın yokluğunu farketmeyeceğimizi mi sandın? | Open Subtitles | ماذا، هل تظن بأننا حقا لن نلاحظ إختفاء بوتمان إذا عدت لنا مع القارب؟ |
Nadiren, küçük bir aksaklık olur ama genellikle bunun farkında olmayız. | TED | عادةً قد نلاحظ خللاً ولكننا لا ندركه معظم الوقت، |
Dahası, cinayetlerde çarpıcı bir azalış da görmekteyiz. | TED | ماذا أيضًا، نلاحظ تراجعًا كبيرًا في جرائم القتل. |