| Görünüşe göre bunu düzeltmek için Haven'a dönüp Jeffrey'le konuşmamız gerekiyor. | Open Subtitles | يبدو أننا بحاجة للذهاب الى هايفن لمعالجة هذا التحدث الى جيفري |
| Vince, Bangor'a Dr. Cross'u Haven'dan göndermek için politik bağlarını kullanmaya gitti. | Open Subtitles | فينس متروك في بانجور ليسحب السلاسل السياسية ليخرج الدكتورة كروس من هايفن |
| - Hayatını kurtarmaya. Yani kimsenin Haven'ı hatırlamadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | لأنقاذ حياتك اذن انت تقول بانه لا احد يتذكر هايفن |
| Ben Audrey'yle beraber buraya, Haven'a aitim. Seninle mücadele edeceğiz. | Open Subtitles | انا سأبقى هنا في هايفن مع اودري , وسوف نقاتلك |
| Yakında her yer Haven'in bir parçası olacak. | Open Subtitles | نحن نبيع مثلها في كل مكان وقريبا ستكون هايفن في كل مكان |
| Neden bana Haven'a sorunları Mara'nın getirdiğini söylemedin? | Open Subtitles | ما الخطب دوايت ؟ لماذا لم تخبرني ان مارا مسئولة عن جلب الاضطرابات الى هايفن ؟ |
| Haven, adli tıp doktorlarını hiç boş bırakmıyor. | Open Subtitles | وفينس يريد أن يراني. اقول لك ان هايفن تجعل الطبيب الشرعي مشغول |
| Ben Dwight Hendrickson. Haven şerifiyim. | Open Subtitles | أنا دوايت هندريكسون، رئيس الشرطة في هايفن. |
| Onu Haven'dan sonsuza dek gitmek için kullandığından emin olmam gerek. | Open Subtitles | أنا بحاجة للتأكد انك ستستخدميه .لمغادرة هايفن الى الأبد لا. |
| Evet, Haven gibi bir yerde böyle bir yer belirlemek iyi olur. | Open Subtitles | نعم، حسنا، كما تعلم انه شيء جيد أن يكون في مدينة مثل هايفن |
| Geldiğim günden beri tüm Haven'da meydana gelen çatlaklar gibi bir çatlak vardı. | Open Subtitles | كان صدعاً، مثل الصُدوع التي كانت تصيب "هايفن" منذ اليوم الذي وصلت فيه |
| Haven'ın ihtiyacı olan son şey o Peder ve kendini beğenmiş, zehirli fikirleriyle bu kasabayı yönetmesi. | Open Subtitles | آخر ماتحتاجه هايفن كلام الكاهـن المسموم ينتشر بين الناس |
| Haven'dan ayrıldıktan sonra nereye gideceği hakkında bir şey söyledi mi? | Open Subtitles | هل ذكرت شيء عن المكان الذي ذهبت إليه بعد أن رحلت من هايفن |
| Sanki Haven'da neler olduğunu kimse bilmiyor. | Open Subtitles | وكأن لا أحد في هايفن يعرف بأصحاب القدرات |
| Colorado'lu çocuk cinayetinin olduğu zamanlardaki bazı eski Haven Herald baskılarına bakmamıza izin vermeye ne dersiniz? | Open Subtitles | ما رأيك أن تجعلنا نقراء بعض النسخ القديمة من صحيفة هايفن قريبه من وقت قتل فتى كولارادو |
| Tam da Haven'da sürgülü silahlı katilin çıktığı zamanlara denk geliyor. | Open Subtitles | ذلك عندما ظهر قاتل بندقية الترباس في هايفن |
| Haven'a ilk geldiğimde bir FBI ajanıydım, bir davayı araştırıyordum. | Open Subtitles | عندما ظهرت لأول مرة في هايفن كنت عميلة فيدرالية وكنت أنظر في قضية |
| California'dan gelen bir adam onunla burada bulaşacaklarını ama Haven Polisi buna engel olmuş. | Open Subtitles | الرجل من كاليفورنيا ظهر هنا للمقابلة لكن شرطة هايفن أفسدت ذلك |
| Evet. Haven, Maine'de bir gazeteciyim. | Open Subtitles | هذا ما انا عليه مراسل من هايفن ولاية ماين |
| Haven'da bir psikiyatri koğuşunun daha çok hastası olacağını sanıyor insan. | Open Subtitles | اعتقد ان الجناح النفسي هو العمل الاكبر في هايفن |
| "White Heaven, PA, Apollo tiyatrosu, bir araya gelin." | Open Subtitles | ♪وايت هايفن بنسلفانيا" و مسرح "أبوللو" إتحدوا معا"♪ |