| Bu tür şeyleri bana bırakmanın zamanı gelmedi mi sence? | Open Subtitles | لكن ألا تعتقد أنه ربما حان الوقت أن تترك هذا النوع من الأمور لي؟ حسناً، ما دمت قد دفعت ثمن كليتك، |
| Bu tür şeyleri bilmem gerektiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | كنت أجهل أنّه يفترض بي معرفة هذا النوع من الأمور |
| Bu tür şeyleri daha önce gördüm, sorun yaratabilir. | Open Subtitles | انظر كل ماوددت قوله هو كن حذرا وحسب فكما تعلم لقد رأيت هذا النوع من الأمور يحدث من قبل |
| - Daha önce hiç bu tür şeyler yaptın mı? | Open Subtitles | هل سبق أن فعلت هذا النوع من الأمور من قبل؟ |
| Sormadığım bir şey için yardım kabul etmek bir şey, ama insanlar bu tür şeyler yüzünden okuldan atılıyor. | Open Subtitles | تقبّل مساعدة لشيء لم أطلبه كان أمراً لوحده لكن الأشخاص يُطردون من الجامعات . لفعلهم هذا النوع من الأمور |
| Park koruma görevlileri bu tür şeylerle uğraşabilecek kadar donanımlı değiller. | Open Subtitles | حرّاس الغابة ليسوا مُجهّزين للتعامل مع هذا النوع من الأمور. |
| Partiler, galalar, bu tür şeylerle. | Open Subtitles | الحفلات، المهرجانات، هذا النوع من الأمور. |
| Bak, Bu tür şeyleri konuşurken pek rahat hissetmiyorum ve, pekala... | Open Subtitles | أسمع ِ , أنا فقط لست مرتاحة , بالتحدث بشأن هذا النوع من الأمور ...و , حسنا |
| bu tür şeyler genelde tatsız olur. Ama bu seferki ihtişamlı oldu değil mi? | Open Subtitles | هذا النوع من الأمور يبعث على التجهم و لكن هذا الموقف يوحي بالعظمة |
| bu tür şeyler, iş için iyi değildir. | Open Subtitles | هذا النوع من الأمور ليس جيداً في أمور العمل |
| Burada bu tür şeyler pek olmaz. | Open Subtitles | نحن لسنا معتادين على هذا النوع من الأمور هنا |
| bu tür şeylerle ilgilenmek görevimizin bir parçasıdır. | Open Subtitles | معالجة هذا النوع من الأمور لهو من صميم عملنا |