Bu masum numaralarının hiç zamanı değil! İkimiz de idam sehpasına çok yakınız! | Open Subtitles | هذا ليس الوقت المناسب لألاعيبك الطفولية, نحن الأثنين مهددين بالأعدام, |
Ajay bunu düşünmenin zamanı değil, bir karar almalısın. | Open Subtitles | هذا ليس الوقت للتفكير إنه وقت إتخاذ قرار |
Bu, onurlu bir adamın kamu işlerinden elini çekeceği zaman değil. | Open Subtitles | هذا ليس الوقت الذي ينسحب فيه رجل شريف من الشؤون العامة |
Sosyal çevremi gözden geçirmek için hiç uygun bir zaman değil. | Open Subtitles | هذا ليس الوقت المناسب بالنسبة لي لمراجعة التقويم الاجتماعي الخاص بي. |
Hwan Hee şimdi bunun sırası değil. Gwi Mol'un adamları hâlâ bizi arıyor. | Open Subtitles | هوان هي ، هذا ليس الوقت لذلك غوي مول ما يزال يبحث عنا |
Ridefort, kişisel kavganıza ayıracak vaktimiz yok. | Open Subtitles | دي دوتورني , هذا ليس الوقت أو المكان للقتال الشخصي |
Bunun ne zamanı ne de yeri Tony. | Open Subtitles | هذا ليس الوقت "أو المكان يا "تونى |
Fikrini takdir ediyorum ama şimdi bunun zamanı değil. | Open Subtitles | أقدر معلوماتك ولكن هذا ليس الوقت للتحدث فى الأوهام |
Ama şimdi bunları konuşmanın zamanı değil. | Open Subtitles | لكن هذا ليس الوقت الذى نترك هذه الأشياء تمزقنا إربا |
-Eminim ona söyletmek istediğiniz şeyleri... -Albay, şimdi zamanı değil. | Open Subtitles | أنا متأكد أنها قادرة على قول كولونيل هذا ليس الوقت المناسب |
Diyorum ki, zavallı kardeşiniz üzerine sanki bir olay incelemsi yapıyormuş gibi teoriler üretmenin zamanı değil. | Open Subtitles | ما اقوله أنه هذا ليس الوقت أن نحلل شخصية شقيقك كما لو أنه حالة دراسية |
Lindsey, seni seviyorum ama şu anda kitabı gözden geçirmenin zamanı değil, tamam mı? Peyton ile ilk kez hangi gün konuşmuştun? | Open Subtitles | ليندزي أحبك، ولكن هذا ليس الوقت الملائم لمراجعة الكتاب، حسناً |
Savaşçılık oynamaya başlama zamanı değil. | Open Subtitles | هذا ليس الوقت او المكان المناسب لنبدأ حرباً |
Sakin ol. Sinirlenecek zaman değil. | Open Subtitles | خذ الامر بسهولة هذا ليس الوقت لتصبح مجنونآ |
Kanka, beni araman hiç de uygun bir zaman değil. | Open Subtitles | هذا ليس الوقت المناسب لتتصل بي على الإطلاق |
Anne, sonra konuşuruz. İyi bir zaman değil. | Open Subtitles | سنتحدث لاحقاً يا أمي هذا ليس الوقت المناسب |
Bu birbirimizle dövüşecek zaman değil. | Open Subtitles | هذا ليس الوقت المناسب لكي نقاتل بعضنا البعض |
Demek istediğim, şu an personelimi sorguya çekmek için hiçte iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | أقصد أن هذا ليس الوقت المناسب لإستجواب رجالي |
Beni zorlama Bob. Hiç sırası değil. | Open Subtitles | لا تستفزنى يا بوب، ان هذا ليس الوقت المناسب. |
Bu konuyu tartışmanın hiç sırası değil. | Open Subtitles | للأسف هذا ليس الوقت المناسب لنناقش هذا الموضوع القديم |
- Kendinizi kaybetmenin sırası değil. | Open Subtitles | هذا ليس الوقت المناسب لفقد أتزانك 0 أنت علي حق 0 |
Aile resimlerine vaktimiz yok. | Open Subtitles | مرحبا! هذا ليس الوقت للحصول على صور العائلة. |
Walter, Joanne'i aramak için iyi bir zaman değildir belki. Selam İsrail. | Open Subtitles | والتر ، ربّما هذا ليس الوقت المناسب لمهاتفة جوان أهلا ، إسرائيل |