Mahkemede yardımı olmayacak. İşte bu yüzden gerçek arabaya ihtiyacımız var. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أننا بحاجة إلى العثور على السيارة الحقيقية |
Bence sebebi, bana âşık olması bu yüzden de benden nefret ediyor. | Open Subtitles | لأنه في حالة سباق حب معي هذا هو السبب في كرهه لي |
Evet. bu yüzden eski mahkumları işe alıyorum, şuradaki Rabies gibi. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أنني أوظيف السوابق,اكثر من داء الكلب هناا. |
O yüzden bir adamın her zaman bir köpeği olmalı. | Open Subtitles | هذا هو السبب في الرجل ينبغي أن يكون دائما كلب. |
Haneye saldırıların profilini çıkarmak O yüzden zor, fazla sebep var. | Open Subtitles | هذا هو السبب في صعوبة توصيف حالات إقتحام المنازل الدوافع متعددة |
Demek O yüzden öyle bir yere tek başına gitti. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أنها غامرت في هذا المكان وحدها |
İşte bu nedenle, boktan iş için yola çıktın. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أنك توجه للعمل غزر. |
İşte bu yüzden potansiyel yatırımcıları tartışmaya başladığımızda Bayan Johnson ve ben hemen sizin doğru adam olduğunuza karar verdik. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أنّنا عندما بدأنا مناقشة مُستثمر محتمل، وافقت أنا والسيّدة جونسون على الفور إنّك الرجل المناسب للمنصب. |
bu yüzden bu kadar evlilik ölene kadar gidiyor zaten. | Open Subtitles | هذا هو السبب في الكثير من الزيجات تدوم إلى الأبد. |
Frank bir sosyopat, hayatından endişe ettin, bu yüzden de konuşmadın, sırf bu yüzden şehirden ayrıldı, yani son birkaç aydır bunu biliyorsun. | Open Subtitles | هو فرانك معتل اجتماعيا، كنت كانت خائفة لحياتك، لذلك كنت لا أقول أي شيء، ولكن هذا هو السبب في أنه ترك المدينة، ل |
bu yüzden sana hak ettiğinden daha onurlu bir ölüm bahşediyorum. | Open Subtitles | هذا هو السبب في اكثر من الموت بشرف اكثر مما تستحق |
Zaten bu yüzden tedbiri elden bırakmış bir şekilde buradalar. | Open Subtitles | هذا هو السبب في وجودهم هنا مع الحرس إلى أسفل. |
İşte bu yüzden Bertelsmann Kurumu'nda sektöre bir alternatif düşünerek bir sürü vakit ve gayret sarfettik. | TED | و هذا هو السبب في أننا في مؤسسة برتلسمان قد استثمرنا الكثير من الوقت والجهد للتفكير في بديل لهذا القطاع. |
Öncüsü olduğumuz yerde kaldığımızda başarılı olduğumuzu biliyoruz. bu yüzden kasti eksiklikler yaratılış efsaneleri içine yerleştirilmiştir. | TED | نحن نعلم بأننا نزدهر عندما نبقى في قطار التنمية خاصتنا، و هذا هو السبب في أن النقص المتعمد يكمن في صناعة الخرافات. |
O yüzden bunu yapmak için daha iyi bir zaman düşünemiyorum. Gel. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أنني لا يمكنني تصور وقت أفضل للقيام بذلك. |
İşte sen de O yüzden buradasın, yapılmadığından emin olmak için. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أنك هنا للتأكد من أنها ليست كذلك |
O yüzden şu anda parmaklıklar arkasında. | Open Subtitles | هذا هو السبب في انه وراء القضبان ونحن نتكلم. |
Askeri istihbarattaydı, O yüzden Rusça eğitimi aldı. | Open Subtitles | كان في الاستخبارات العسكرية هذا هو السبب في انه تلقى تدريبا علي الروسية |
Demek O yüzden telefonun şarjı bitmişti. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أن البطاريات قد لقوا حتفهم. |
O yüzden mi her birimiz bir yere dağılmışız? | Open Subtitles | أعني ، هل هذا هو السبب في اننا جميعا مشتتون ؟ |
İşte bu nedenle bir lidere ihtiyacımız var. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أننا نحتاج إلى التغيير |