Şanslısın başına ciddi bir dert açmadan bu problemleri bulduk. | Open Subtitles | محظوظ مسكنا هذه المشاكل قبل ان يسبّبوا المزيد من المشاكل. |
Paralarını bu sorunları çözmeye harcıyorlar. | TED | لذلك ينفقون أموالهم في محاولة لحل هذه المشاكل |
Bizi yok etme ihtimali taşıyan bütün bu sorunlar doğaları gereği küreselleşmiş sorunlardır. | TED | كل هذه المشاكل التي تهدد بالقضاء علينا جميعاً هي بطبيعتها مشاكل تتسم بالعولمة. |
Ama bu problemlerin devam etmesi ve çözümlerin bazen kendi sorunlarını yaratması gerçeği vazgeçmemiz veya teslim olmamız için bir sebep değil. | TED | لكن حقيقة أن هذه المشاكل مستمرة وأن الحلول في بعض الأحيان تُحدِث مشاكلها الخاصة ليس سببًا لأن نستسلم ونتنازل. |
Size yumuşak başlı olacaklarını garanti ederim. bu sorunların üstesinden geldik. | Open Subtitles | أؤكد لكم انهم كانوا ذو حصانة لم نصادف مثل هذه المشاكل |
Çekinmeden söyleyebilirim ki, bu problemleri çözmeye gerçekten başlamamızın yanında, ödememiz gereken bedel çok çok az. | TED | أتجرّؤ على القول أنّه ثمن بخس، نظرا لما سيتطلّبه منّا أن نبدأ بمعالجة هذه المشاكل. |
Herkesin bu problemleri ele alma yöntemi farklı. | TED | وكل شخص لديه طريقته لمعالجة هذه المشاكل |
bu problemleri sizin gibi parlak zekâlı insanlar inceleyecek ve başka insanların da incelemesini sağlayacak -- böylece çözüm bulmaya yardımcı olacak. | TED | لذا هي بحاجة إلى أناس أذكياء مثلكم ليدرسوا هذه المشاكل, ويحثوا الآخرين على ذلك فأنتم ستساعدون في إيجاد الحلول. |
Ve aynı zamanda, insanların, bu sorunları ciddiye almamalarının doğurabileceği ölümcül sonuçları anlamalarını istedim. | TED | وأردت أيضاً أن يفهم الناس العواقب المميتة بالنسبة لنا لعدم أخذ هذه المشاكل على محمل الجد. |
Kendi aramızda bu sorunları her gün hisseden bir bakış açısı çeşitliliğimiz olmazsa başarılı bir işletme kuramayız. | TED | لا نستطيع بناء مشروع عمل ناجح إلا إذا كان لدينا تنوع في خلفيات الموظفين داخل شركتنا والذين يختبرون هذه المشاكل كل يوم. |
Ve eğer tekrar iletişim sağlayabilirsek, kaynaklara ulaşabileceğiz ve bu ilgi bu sorunları çözecektir. | TED | واعتقد اذا أعادنا الاتصال بالطبيعة ، سوف نكون قادرين على امتلاك الموارد والاهتمام الذي لحل هذه المشاكل. |
Eğer bu sorunlar gerçekten çözülüyorsa,masraf kısmı kimin umurunda? | TED | من يهتم بماهية المصاريف العامة اذا كانت هذه المشاكل في الحقيقة تحل؟ |
bu sorunlar hala çok yıldırıcı ve çok zorlu görünüyor ve elde ettiğimiz çözümler çok ufak çözümler. | TED | هذه المشاكل لا تزال مخيفة جداً وعنيدة جدً وكل حل نحن ننجزه هو حل بسيط |
Belki de güzel bir uykudan sonra bu problemlerin çözümünde yardımcı olabilirsiniz. | TED | قد يكون بإمكانك أن تساهم بحل هذه المشاكل بعد أن تنال قسطاً جيداً من النوم. |
Sonra bu problemlerin büyük kısmının kaybolacağına dikkat edin. | TED | ومن ثم لاحظ إختفاء العديد من هذه المشاكل الكبيرة. |
Bu sebeple karşı karşıya olduğumuz bu sorunların bazılarını çözmek için yenilikçi yollar bulmak zorundayız. | TED | لذلك يجب ان نجد طرق مبتكرة لحل بعض هذه المشاكل التي نواجهها |
Elbette bilim insanları, yasa yapıcılar ve organizasyon liderleri lazım, ama aynı önemde, bu sorunlarla baş etmekte olan organizasyonlarda çalışacak muhasebeci, yönetici ve asistanlara da ihtiyacımız var. | TED | بالطبع نحتاج إلى العلماء وصانعي القرارات وقادة المنظمات، ولكن بنفس أهمية هؤلاء، نحتاج أيضاً إلى المحاسبين والمديرين والمساعدين لكي يعملوا في هذه المنظمات التي تحاول التغلب على هذه المشاكل. |
Tüm öğretmenler hep beraber bu problemler üzerinde kafa yorabilir. | TED | ويمكن لهم جميعاً الجلوس سوياً لحل هذه المشاكل. |
Diego ile olan bu karışıklık - ...çalınan arabalar, onu kurtarmak - ...bu bana çok zorluk çektirdi. | Open Subtitles | "هذه المشاكل مع "دييجو سرقة السيارات هذا يجعلنى غير مقتنع |
Görünür ışık kirliliği bu sorunlardan biri değil. | TED | ولا يعد التلوث الضوئي واحدًا من هذه المشاكل. |
İyi ki böyle sorunlarla baş etmek için eğitilmiş profesyoneller var. | Open Subtitles | لحسن حظي , هنالك محترفون تدربوا للتعامل مع هذه المشاكل |
Bu yüzden, eğer bu dünyada daha sürdürülebilir bir şekilde yaşamak istiyorsak, bu sorunlara daha akıllı, daha sisteme dayalı, yenilikçi çözümler bulmalıyız. | TED | يجب ان نجد طرق اكثر ذكاء , حلول مبتكرة تعتمد على الانظمة لحل هذه المشاكل اذا اردنا ان نعيش في هذا العالم بطرق مستديمة |
Tam sakin bir kafaya ihtiyacım varken... başıma bu dertleri açtın. | Open Subtitles | وحين أحتاج إلى أن أبقي ذهني صافياً تسبب لي هذه المشاكل |
Seninle çok açık olacağım: iş büyüme fırsatları sayesinde bu işe baş koyduk. böyle sorunları çözemediğimiz takdirde, işimizde yol alamayız. | TED | سأكون صادقا معك : نحن نتحدث عن ذلك بسبب نمو فرص العمل. لا يمكن أن ننمى من عملنا مالم نحل هذه المشاكل |
Chandler, sen tek çocuktun değil mi? Senin böyle dertlerin yok. | Open Subtitles | "أنت وحيد يا "تشاندلر لا تملك هذه المشاكل |