Siz onu alt edemezseniz, insanlık için tüm umutlar suya düşecek. | Open Subtitles | ، إذا لم تتمكن من هزيمته عندها سيضيع كل أمل للبشرية |
Biz onu yenmek için süper silahımıza başvururuz. | TED | ونحنُ الآن بصدد توجيه سلاحنا القوي الخارق نحو هزيمته. |
Benim yardımımla onu yenebilirsin. | Open Subtitles | بمساعدتى تستطيع هزيمته ولكن اولا لابد ان تجهز السفينة |
Ming, yenilmez değil. Flash'i öldüremedi. | Open Subtitles | مينج ليس لا يمكن هزيمته هو حتى لم يستطيع أنْ يقْتل فلاش |
Ancak acı verici bir şekilde mağlup olup Dişi Dev tarafından yakalanmıştı. | Open Subtitles | . لكنه تمت هزيمته وقام العملاق الأنُثى بأخذه |
Senin gibi güçlü biri bile hepsini yenemez. | Open Subtitles | حتي شخصاَ قوياَ مثلك لايمكنه هزيمته جميعاَ |
Onu yenemeyiz, beyler. A.P. Müdürü çok güçlü. | Open Subtitles | لا يمكننا هزيمته يا رفاق المدير بي سي قوى للغاية |
Özel eğitim alman lazım. Onu şu anda yenemezsin. | Open Subtitles | سوف تحتاج إلى تدريبات خاصة فأنت لا تستطيع هزيمته الآن |
Ben bu adama ne yaptım, doğru dürüst alt etmenin dışında? | Open Subtitles | ماذا فعلت لهذا الرجل ، عدا هزيمته بإنصاف و عدل ؟ |
Bu yaşta yalnızca küçük bir kızı alt edebilirim ben. | Open Subtitles | في سني هذا، كل من أستطيع هزيمته هو فتاة صغيرة |
Ve böyle bir adamın sınırları belirsizdir. Böyle adamları savaşta alt etmek çok güçtür. | Open Subtitles | والرجل ذو الحدود غير معروفة، من الصعب جداً هزيمته في معركة |
Onu yenmek olanaksız. Biz konuşurken o daha da güçleniyor. | Open Subtitles | لن نستطيع هزيمته إن قوته تزداد أثناء كلامنا |
Onu yenmek bir şey kazandırmaz. | Open Subtitles | لكنه ليس بتهديد هزيمته لن تكون بإنتصار كبير |
Onu artık yenebilirsin. | Open Subtitles | فيجب أن تكون قادر على هزيمته الأن |
Onu artık yenebilirsin. | Open Subtitles | فيجب أن تكون قادر على هزيمته الأن |
Arkadaşınız Sherlock Holmes'u yenilmez biri olarak görüyorum. | Open Subtitles | انا اعتبر صديقك السيد شرلوك هولمز رجل لا يمكن هزيمته |
Fakat azledildikten ve sürgün edildikten sonra bile, pes etmeyi reddetti, hapisten kaçtı ve imparatorluğunu yeniden kurmak için cesur bir girişimde bulundu ikinci ve son defa mağlup olmadan önce. | TED | ولكن حتى وبعد الإطاحة به ونفيه، رفض أن يستسلم، وهرب من السجن وأطلق محاولة جريئة لاستعادة إمبراطورتيه من جديد إلى أن تمت هزيمته للمرة الثانية والأخيرة. |
Bu adam patronumuz olur çünkü kimse onu bilek güreşinde yenemez. | Open Subtitles | لأن لا أحد يمكنه هزيمته في مصارعة الأذرع |
Köklü değişiklikler olmadan Güneyli kürsü işgalini yenemeyiz. | Open Subtitles | الاعتراض الجنوبي لا يمكن هزيمته بدون تغييرات جوهرية |
Büyük ihtimalle denesen de onu yenemezsin. | Open Subtitles | لربما لن تستطيع هزيمته حتى لو حاولت. |
Ne demek onu yenemem? | Open Subtitles | مالذي تقصدينه بأنه لا يمكنني هزيمته ؟ |
Biliyorsun, artık Camulus gitti. Baal tarafından yenildi. | Open Subtitles | تعرفين أن "كاميولوس" قد رحل الآن تمت هزيمته من قبل "بال" |
Çok çok. 14 yıl içinde, yenmeye yaklaşabilen bile olmadı. | Open Subtitles | هناك الكثير منهم، لمدة 14 عاماً لم يقترب أي أحد من هزيمته |
Sabırsızdım, belki de biraz kaba. Ama onu yenebilirim. | Open Subtitles | كنت نافد الصبر, و ربما كنت متكبراً لكن أستطيع هزيمته. |
Onu beraber yenebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا هزيمته معا |
yenebileceğimi düşünerek apttallık ettim. | Open Subtitles | لقد كنت اخرق حين ظننت انه باسطاعتي هزيمته |
Eğer onu yenebileceğini düşünüyorsan... | Open Subtitles | إن كنت تظن أن بإمكانك هزيمته |