Eğer Lina kulağına fısıldadıysa, ki az önce kulağıma fısıldadı, bu şansı kaçıramam. | Open Subtitles | انها لينا لقد همست في أذني ...وإذا همست ...في أذني يمكنني أن أخذ تلك الفرصة |
"Sana bu hayatın izin verdiği tüm sevgiyi vereceğim diye fısıldadı, bunun üzerine en sonunda bacaklarını aralayıp ona evin yolunu gösterdi." | Open Subtitles | سأمنحك كل ما على الأرض من حب هكذا همست في اذنه" "واثناء ذلك مدت نفسها تحته" "و أخذته إلى دياره اخيراً |
Çünkü kulağıma fısıldadı. | Open Subtitles | لأنها همست في أذني،ـ |
Charlotte'u götürmelerinden önce, kulağıma bir şey fısıldadı doktorundan korktuğunu söyledi. | Open Subtitles | قبل أن يقتادوا (تشارلوت) همست في أذني بأمر ما. قالت إنها تخشى طبيبها. |
Geldi kulaklarıma fısıldadı. | Open Subtitles | " ببطء همست في أذني " |
Aklıma yalanlar fısıldadı. | Open Subtitles | -لقد همست في أذني بأكاذيب |