| Çünkü siz iyi yetiştirildiniz ben de öyleymişim gibi davranıyorum ve aramızda kelimelerle tarif edemeyeceğim bir şey var. | Open Subtitles | لأنك تربيت جيداً وأنا تظاهرت بأنني تربيت جيداً و لأن هنالك شيئاً بيننا |
| Gitmeden önce yapmak istediğim bir şey var. | Open Subtitles | قبل أن نغادر , هنالك شيئاً واحداً أود أن أفعله |
| Bana söylemediğin bir şey var diye düşünüyorum. | Open Subtitles | أن هنالك شيئاً لم تخبرني به ماذا تقصدين ؟ |
| Başını iyice belaya sokmaktan başka yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هنالك شيئاً تفعله سوى الحصول على بعض المشاكل مشكلة جدية |
| Biliyorum ama eğer konuşmak istediğin bir şey varsa sen istemediğin sürece kimseye bir şey söylemem. | Open Subtitles | أعلم ذلك, لكن لو كان هنالك شيئاً تريد التحدّث بشأنه, لن أقول شيئاً لو لا تريد مني ذلك. |
| Kabul etmelisin, bu kızda bir şeyler var; | Open Subtitles | يجب أن تقر أن هنالك شيئاً مميزاً بتلك الفتاة |
| Yapabileceğimiz hiçbir şey yok ki her şeyi çoktan yaptık. | Open Subtitles | لكن لم يكن هنالك شيئاً لنفعله لم نجربه من قبل |
| Çünkü diğer odada size göstermem gereken bir şey var ve görene kadar ne olduğunu hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | لأن هنالك شيئاً في الغرفة الأخرى . الذي يجب أن أريك إياه . وأنا لن أتذكره حتى أراه |
| Birkaç yeri aradım, elimde görmen gereken bir şey var. | Open Subtitles | لقد قمت ببعض الاتصالات هنالك شيئاً عليك ان تراه |
| - Bilmiyorum, bir şey var biliyorum, ne olduğunu bulacağım. | Open Subtitles | لا أعلم ولكنني أعلم بأن هنالك شيئاً ما وسأكتشفه |
| Sen de kardeşine katılmadan önce sana göstermek istediğim son bir şey var. | Open Subtitles | قبل أن تنضم لأخيك هنالك شيئاً أخير أريدك أن تراه |
| Seninle konuşmaya çalıştığım bir şey var. | Open Subtitles | تعلم، هنالك شيئاً ما أود التحدث معك بشأنه |
| Bu bir bomba değil efendim ama kutunun içinde bir şey var. | Open Subtitles | إنها ليست قنبلة يا سيدي، ولكن هنالك شيئاً في الصندوق |
| - Sana söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | حسنا ، هنالك شيئاً أريد أن أخبرك إيّاه ماذا ؟ |
| Ama hepimiz farkındayız ki burada yolunda gitmeyen bir şey var. | Open Subtitles | و لكنني أظنّ إننا جميعاً نعرف بأنّ هنالك شيئاً ما خاطيء هنا |
| Yapmam gereken bir şey var. | Open Subtitles | هنالك شيئاً عليّ القيام به وأحتاج مساعدتك |
| Seni zor durumda bırakmak istemiyorum, tamam, ama yapabileceğin bir şey var mı? | Open Subtitles | لا أريد أن أضعك بهذا الموقف، حسناً هل هنالك شيئاً يمكنك فعله؟ |
| Bakın, ben de bazen yapmak istemediğim şeyler yaptım, ...ama değiştirebilmek için artık yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | اسمع , أعرف أشياء أتمنى لو أني لم أعرفها قط , أنا أيضاً لكن ليس هنالك شيئاً يمكنني القيام به لتغيير ذلك |
| Kız bir numara ama kesin olan bir şey yok. | Open Subtitles | إنّها واحدة من المُرشحات ، أجل، لكن ليس هنالك شيئاً أكيداً بعد. |
| Eğer yetişkin olman için yapman gereken bir şey varsa, o da aklınla konuşmaktır. | Open Subtitles | هنالك شيئاً لتكون رجلاً , دائماً أفعل مابرأسك |
| Dayanamadığım bir şey varsa o da şudur insanların kendilerini aptal yerine koymaları sahte hayatlar yaşayıp sahte insanlar olmaları. | Open Subtitles | إن كان هنالك شيئاً واحداً لا أحتمله هو أنَّ أناساً يخدعون أنفسهم يعيشون حياةً مزيّفة ويصبحون أناساً مزيّفون |
| Ancak onda bir şeyler var. | Open Subtitles | لكن هنالك شيئاً ما و هو سيحارب عليه |
| Bu sefer ters giden bir şeyler var. | Open Subtitles | إنّ هنالك شيئاً لا يبدو صحيحاً |
| Çünkü, en güzel yeri burası... Bu hiçbir şekilde bizim elimizde değil ve bunu değiştirmek için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | إنّ ذلك خارج عن ايدينا تماماً ، وليس هنالك شيئاً يمكن فعله لتغيير ذلك. |