Sanırım benim için burada olan tek kişi sensin. | Open Subtitles | انت الشخص الوحيد الذي أعتقد أنه سيكون هنا لأجلي |
Bak, baba, kendim için burada değilim, tamam mı? | Open Subtitles | أنظر أبي ، أنا لست هنا لأجلي ، حسنا |
Avukatın benim için burada olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أن هذا المحامي ليس هنا لأجلي |
Büyük işim için buraya taşınmam gerekiyordu. | Open Subtitles | لقد إضطررتُ للإنتقال هنا لأجلي وظيفتي الكبيرة. |
Kara kaşım kara gözüm için buraya gelmediniz. | Open Subtitles | وماذا كنتِ تفعلين بالضبط؟ لم تأتِ إلى هنا لأجلي. |
Büyük işim için buraya taşınmam gerekiyordu. | Open Subtitles | لقد إضطررتُ للإنتقال هنا لأجلي وظيفتي الكبيرة. |
Benim için burada beklemene gerek yoktu. | Open Subtitles | لكنك لم تكوني مضطرة لتنتظري هنا لأجلي. |
Benim için burada takılmanıza gerek yok. | Open Subtitles | لا, لا تمكثوا هنا لأجلي |
Şu anda benim için burada olan birisi. | Open Subtitles | شخص موجود هنا لأجلي |
Benim için burada kalır mısın? | Open Subtitles | هلا تبقي هنا لأجلي ؟ |
Ben beni desteklemek için burada olmamı istedim, ama... | Open Subtitles | طلبتك ان تأتي هنا لأجلي |
Senden benim için buraya geri gelmemeni istemiştim ve keşke... | Open Subtitles | طلبت منكِ ألا تعودي هنا لأجلي ...و أتمنى |
Benim için buraya yazmışlardı. | Open Subtitles | لقد دونهم هنا لأجلي |