| Oradaki bayan önce Howard Hunt'ın Senatör Kennedy'le ilgili kitaplar aldığını söylemiş. | Open Subtitles | في البداية قالت أن هوارد هنت قد استعار كتبا عن السيناتور كينيدي |
| Cotter. Hunt aşağıda kafayı yedi. Git onu toparla, olur mu? | Open Subtitles | كوتر ، هنت مشغول بصيده في الاسفل اذهب واجعله يخرج اوكه؟ |
| Hunt, yanık bölümünde göğüs duvarının bir kısmını kaybetmiş bir adam var. | Open Subtitles | هنت ، لدي رجل في وحدة الحروقات فقد جزء من جدار صدره |
| Hunt, Riggs'in bu ameliyattan alınması için bir neden var mı? | Open Subtitles | هنت ، هل يوجد سبب ليجعلني اٌبعد ريغز عن هذه العملية |
| Hunt, bunun senin bölümünle ilgisi yok. Niye bu kadar sinirlendin? | Open Subtitles | هنت ، انه ليس القسم الخاص بك ، ماهي مشكلتك ؟ |
| Howard Hunt'la ilgili bazı evraklarda yayınevinizin adı geçiyor. | Open Subtitles | لقد ورد اسم مؤسستكم في بعض الاوراق المتصلة بهوارد هنت |
| Çalışanlarınızdan biri olan Bay Howard Hunt'la ilgili bazı bilgileri doğrulamak istiyordum. | Open Subtitles | كنت أتسائل إن كان بإمكانك تأكيد بعض المعلومات عن أحد موظفيك.. السيد هوارد هنت |
| Hunt 1970'e kadar CIA için çalıştı. | Open Subtitles | هنت كان يعمل في السي آي إيه حتى عام 1970 |
| Beyaz Saray personeline göre Hunt orada Colson'ın danışmanı olarak çalıştı. | Open Subtitles | طبقا لموظفي البيت الأبيض هنت كان يعمل هناك بالتأكيد كمستشار للسيد كولسن |
| Hunt'ın üç aydır orada çalışmadığını söylediler. | Open Subtitles | قالوا ان هنت توقف عن العمل هناك منذ ثلاثة شهور |
| Sadece Hunt'ın Beyaz Saray'daki görevini sordum. | Open Subtitles | لقد سألتهم ببساطة ماذا كانت واجبات هنت في البيت الأبيض |
| Buna bakarak Hunt'ın Colson için çalışıp çalışmadığını söylemek zor. | Open Subtitles | ليس في هذا الموضع .. فاقاريء لن يستطيع الفهم.. إن كان هنت يعمل لدى كولسن أم كولسن هو الذي يعمل لدى هنت |
| Doğrusu şu ki, burada Howard Hunt'ın herhangi bir şey aldığına dair bir kart yok. | Open Subtitles | الواقع انني لا أملك أي اوراق تقول أن السيد هنت قد أخذ أي مواد |
| Oh, bunlar da Hunt'ın bağlantılı olduğu 1952 Eisenhower kampanyasıyla ilgili şeyler. | Open Subtitles | هذه بعض الأشياء المتعلقة بحملة آيزنهاور الإنتخابية في 1952 و كان هنت مرتبطا بها |
| Bay Howard Hunt'ın aldığı, Senatör Edward Kennedy hakkındaki bazı kitaplarla ilgili olarak. | Open Subtitles | عن بعض الكتب التي كان هوارد هنت قد استعارها و كانت عن سيناتور إدوارد كينيدي |
| Yani eğer Hunt'ın Kennedy ve Chappaquiddick hakkında kitap aldığına dair bir kağıt parçası varsa... | Open Subtitles | ليس هناك دليل كافي نحتاج إلى دليل كتابي يؤكد أن هنت كان يطلب كتبا عن كينيدي و عن شاباكيديك |
| Bir kütüphane görevlisi ve bir sekreter Hunt'ın bir kitaba baktığını söylüyorlar. | Open Subtitles | أمينة مكتبة و سكرتيرة تقولان أن هنت قد أخذ كتابا |
| Beyaz Saray'dan bir asistan bana Hunt'ın Kennedy'i araştırdığını söyledi. | Open Subtitles | أحد الموظفين في البيت الأبيض أكد لي أن هنت كان يحقق بشأن كينيدي |
| Soruşturma Kurulu'nun tüm suçlamaları beş hırsızda son buldu, Hunt ve Liddy. | Open Subtitles | لائحة الإتهامات التي صدرت اليوم من المحكمة العليا توقفت عند اللصوص الخمسة و هنت و ليدي |
| Hunt Petrol'le alakasını kanıtlamak için tam bir ay harcadı. | Open Subtitles | أن عصابات الغوغاء مثل جاك روبي على صلة مع هنت أويل |
| Ethan Hunt ve takımı az önce Owen Davian'ı Roma'da ele geçirdi. | Open Subtitles | ايثان هنت وفريقه اختطفوا اوين دافين من روما |