Mesele şu ki Holland Manners işin başındayken, bu olay asla mahkemeye gitmezdi. | Open Subtitles | الحقيقة هى, عندما كان "هولند مانر" يدير الاشياء مَا كنت وَصلَت إلى المحاكمةِ. |
Burada bir dünya kan var... Öyle görünüyor ki Holland'ın rozeti de yerde. | Open Subtitles | هناك دماء هنا , وما يبدو كأنها شاره " هولند " على الآرض |
Lise son sınıf öğrencisi Corey Holland'ın korkunç ölümünden 3 hafta sonra Texarkana kasabası yine bir şiddet olayı ile uyandı. | Open Subtitles | ♫ ثلاثة أسابيع بعد الوفاة المروعه ♫ ♫ لطالب المدرسه الثانوية كوري هولند ♫ ♫ بلدة تيكساركانا تستيقظ مجدداً ♫ |
Baylar ve bayanlar, Şerif Underwood'un verdiği bilgiye göre Corey Holland'ı öldüren adam acımasızca çifti öldüren adam bana söylenene göre vuruldu. | Open Subtitles | سيداتي سادتي .. أبلغني الشريف اندرود للتو أن الرجل الذي قتل كوري هولند |
Nobel ödüllü Frank Holland, çok uzun süredir eğitim haklarını kullanamayan ve kendisinin "dönüştürücü güç" olarak tanımladığı milyonlarca kadının sesi olmayı kendine görev edinmiş biri. | Open Subtitles | الفائز بجائزة نوبل هو فرانك هولند الذي جعل مهمته لتحقيق ما وصفه بالقوة التحويلية للكلمة المكتوبة لملايين النساء |
Lisans tezi için Profesör Holland'ın seminerinde yer almış. | Open Subtitles | لكن القرار المصير الذي جعلها في المكان المطلوب في الحلقة الدراسية العليا للأستاذ هولند |
Frank Holland'ın nasıl biri olduğunu tahmin ediyorsan öyle... | Open Subtitles | بالتحديد كما كنت متأملة أن يكون فرانك هولند |
Frank Holland, ünlü feminist. Bir tecavüzcü müymüş? | Open Subtitles | فرانك هولند المعروف بحليف النسوية مغتصب ؟ |
Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz Bay Holland. | Open Subtitles | شكرًا لك على تخصيص وقت لرؤيتنا يا سيد هولند |
Frank Holland, dersin için olan bir makalede fikir hırsızlığı yaptığını söylüyor. | Open Subtitles | فرانك هولند يقول أنك سرقت مقال من أجل فصله |
O zaman Holland'ın saldırdığı başka bir kadın bulmalıyız. | Open Subtitles | إذًا من الأفضل أن نجد بعض النساء الأخريات اللاتي قام هولند بالاعتداء عليهن |
Yani, en bilineni rohypnol ama Holland, Diazepam, yada oksi'de kullanıyor olabilir. | Open Subtitles | أنا أعني أن الروهيبنول سيسبب كل هذا الجدل لكن هولند قد يكون يستخدم عقار ديازيبام أو أوكسي |
Sistem, Hannah gibi kadınları susturmak ve Holland gibi adamları korumak üzerine kurulmuş. | Open Subtitles | النظام قد أعد لاسكات النساء أمثال هانا وحماية رجال أمثال هولند |
Bugün burada öyle dramatik bir sahne yaşandı ki Frank Holland bile bunu yazamazdı ve kesinlikle de yazmazdı. | Open Subtitles | مشهد درامي هنا اليوم حتى أن فرانك هولند لم يستطيع و بالتأكيد لم يرغب في الكتابة |
Profesört Sharon Holland sordu: Eğer zaman içinde varolmuş olan bir kişi, sadece boşluk kaplayan biriyle buluşursa ne olur? | TED | البروفيسور شارون هولند يطرح سؤالًا: "ماذا يحصل عندما يلتقي شخص يعيش في ’الزمان‘ بشخص آخر يعيش فقط ضمن ’المكان‘؟" |
Hey, Max, Holland'ın başı dertte olabilir. - Oraya girmemiz gerek. | Open Subtitles | ماكس " قد تكون "هولند " بمشكلة كبيرة " يجب أن ندخل إلى هناك |
Bay Holland, "Milner's Brook"u altı kez okudum. | Open Subtitles | سيد هولند أنا قرأت كتاب " ميلنر بروك " ستة مرات |
Profesör Holland diğer okulları değil de... | Open Subtitles | البروفيسور هولند كان السبب الرئيسي |
Sana imzalı bir Frank Holland getirdim. | Open Subtitles | لقد أحضرت لك توقيع من فرانك هولند |
Hayır, Hollanda'dan bir sürü özel mektup geliyor bana. | Open Subtitles | لا , أنا أحصل على الكثير من المراسلات الخاصة من هولند مثل ماذا ؟ |
Üç-Kat Hollanda'yı taklit etmenin dışında sohbet ve açık artırmaları 40 farklı hesaptan dengede tutuyorum. | Open Subtitles | أنا مشغولة جدا (بالإضافة إلى التظاهر بأني (هولند أنا أوازن الدردشات والمزادات |