Artık ağzından çıkan her şeyin bir yalan olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | الآن أعلم بأنّ كل ما قاله أو ماسيقوله هو كذب |
Evet. Fakat onun dışında söyleyeceği her şey pis bir yalan olacak. | Open Subtitles | نعم، لكن أي شئ آخر سيقوله لكم هو كذب رخيص |
Belki silah oradaydı ve o konuda da yalan söyledi. | Open Subtitles | ربما كان المسدس هناك، ايضاً, هو كذب بشأن ذلك الامر. |
Bana yalan söyledi ve benimle yatmak için kız arkadaşıyla ayrıldığını açıkladı. | Open Subtitles | هو كذب علي وقال انه انفصل عن صديقته لكي يحاول ان ينام معي |
Her şey yalandan ibaret, çok hassassın. | Open Subtitles | كل ماعدا ذلك هو كذب وعواطف مزيفة |
Sana vaad ettiği her şey, bir yalandan ibaret. | Open Subtitles | كل شيء وعدتك به هو كذب |
Peki bu adamla o girilemez denen Harvard dosya odasında seks yaptığınız ve orada onu iddialara göre yalnız bıraktığınız da yalan mı? | Open Subtitles | هل هو كذب انك مارستي الجنس مع هذا الرجل و تركتيه بمفرده في غرفة ملفات هارفارد المحصنة؟ |
Bu film o Darcy hakkında söyledikleri her şey bir yalan olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | هذا الفيلم يُثبت ان كل شىء قالة بخصوص دارسى هو كذب |
İnanmamıza yol açtıkları her şey bir yalan. | Open Subtitles | كل شيء تم اقتيادنا إلى الايمان به هو كذب |
Bildiğini sandığın her şey bir yalan. | Open Subtitles | كل شيء كنت تعتقد انك تعرف, هو كذب. |
Mücadelemizin bir yalan olduğunu söylüyorsunuz. | Open Subtitles | نضالنا هو كذب لماذا؟ |
Bana yalan söyledi ve benimle yatmak için kız arkadaşıyla ayrıldığını açıkladı. | Open Subtitles | هو كذب علي وقال انه انفصل عن صديقته لكي يحاول ان ينام معي اعني .. |
İyi yönünden bakıldığında sana yalan söyledi. Kötü tarafında ise- | Open Subtitles | في أحسن الأحوال، هو كذب عليك أو فعل الأسوأ |
Bak evlat. Sana yalan söyledi. Gerçek şu ki, sen asla Başkan olamayacaksın. | Open Subtitles | اسمع يا فتى, هو كذب عليك الحقيقة أنك لن تكون رئيساً أبداً |
Yine de eski bir mesele. Karşıma geçti ve bana yalan söyledi. | Open Subtitles | ــ و يظل مع ذلك , تلك حكاية قديمة ــ و هو كذب بهذا الشأن مباشرة في وجهي |
- Size anlattıkları her şey yalandan ibaret. | Open Subtitles | ما يقولونه لكم هو كذب |
Söylediği her şey yalandan ibaret. | Open Subtitles | -لأنّ كلّ ما قاله قطّ هو كذب |
Peki bu adamla o girilemez denen Harvard dosya odasında seks yaptığınız ve orada onu iddialara göre yalnız bıraktığınız da yalan mı? | Open Subtitles | هل هو كذب انك مارستي الجنس مع هذا الرجل و تركتيه بمفرده في غرفة ملفات هارفارد المحصنة؟ |