Bence, bu ufak değişiklikler bize bu artırılmış büyük değişikliklerin altında gelişmekte olan karmaşık bir hesaplama olduğunu gösteriyor. | TED | إذاً هذه التغييرات الصغيرة أعتقد أنها.. تشير إلى أن حسابات معقدة هي التي تؤدي إلى إحداث وتضخيم هذه التغييرات. |
Hayır, aslında bütün bu işlerle içli dışIı olan ablamdı. | Open Subtitles | كلا، أختي حقيقة كانت هي التي تهتم بكل هذه الأمور |
Evet, Ferrari'de sikimi agzinda dolandiran oydu. | Open Subtitles | نعم، هي التي كانت تداعب قضيبي في الفيراري |
Bu kişi için en çok kurtarılan (kedi) ve feda edilen (bebek) görüldüğü gibi. | TED | هذه هي الشخصية التي يتم إنقاذها بكثرة وهذه هي التي يتم التضحية بها |
Benden ona öğretmemi istedi ama Asıl onun bize öğretebileceğini sanıyorum. | Open Subtitles | لقد طلبت مني تعليمها و لكني أشك أنها هي التي ستعلمنا |
Okula iki hafta önce gelen kız benim ablam değildi herhalde. | Open Subtitles | لا تخبرني ان اختي هي التي جائت للمدرسة منذ اسبوعين ؟ |
Evlilik yatağı iki kişi için yapılmıştır,... ..fakat her sabah yatağı kadın toplamak zorundadır. | Open Subtitles | يتم إجرا الزواج لشخصين ولكن في كل صباح لعنة لان المراة هي التي جعلته.. |
Şu an yaralı olan o ve onu burada bırakamam. | Open Subtitles | حالياً هي التي تأذت و أنا لا أستطيعُ تركها هُنا |
Yuvarlak içine alınmış nokta etkilemeye çalıştığımız olan -- hükümet için popülist destektir. | TED | ان هذه الدوائر هي التي نحاول أن نؤثر عليها اي جلب الدعم الشعبي للحكومة |
Elli eyalet içerisinde hapis cezası oranları en yüksek olan eyalet Kaliforniya'dır. Şu anda bizim ahlaki bir durumla yüzleşmemiz lazım. | TED | ان كاليفورنيا .. هي التي تملك اعلى نسبة من المساجين .. من بين كل الولايات الخمسين الاخرى .. لدينا اليوم تحدٍ أخلاقي .. |
İnandığım, gerçekten kendi gücüydü, hayatıma yol gösteren mudra ve imprimatur ışığı olan. | TED | وانا اعتقد ان قوتها هي التي كانت تحيط بي وترافقني وتوجهني وتنير دربي طيلة حياتي |
Sakladığım şeyler önemli değildi, önemli olan onlara anlam katan hikâyelerdi. | TED | أن الأغراض التي احتفظت بها لم تكن مهمة، إنما القصص المتعلقة بها هي التي أعطتها قيمة لدي. |
Ve daha zekice kararlar almanızı sağlayacak olan şey sinyallerin eski beyne tekrar bildirilmesidir. | TED | و هذه التغذية الراجعة إلى الدماغ القديم هي التي تسمح لكم باتخاذ قرارات أذكى بكثير. |
Evet, Ferrari'de sikimi agzinda dolandiran oydu. | Open Subtitles | نعم، هي التي كانت تداعب قضيبي في الفيراري |
Annen tüm yaşananlardan bıkmıştı, ama sana büyük hayaller kurmanı tembihleyen de oydu. | Open Subtitles | كانت الأم فخورة بكل هذا لكن هي التي شجعتك على الحلم الكبير |
Kollarında serumlar ve tüplerle hastanede yatan oydu hemşireler bir içeri bir dışarı koşturuyordu. | Open Subtitles | هي التي كانت في المستشفى والأنابيب ملتصقة بذراعيها والممرضات يهرعن داخل وخارج الغرفة |
"Bu kadın hayatımın kalanını paylasacagım kişi" demek mesela. | Open Subtitles | هذه المرأة هي التي سأقضي بقية حياتي معها |
Bu ev hakkında Asıl endişelenmesi gereken yarasalar değil. | Open Subtitles | الخفافيش ليست هي التي تقلقني في هذا البيت على كل حال و ما ألذي يقلقك؟ |
Felsefenin Asıl işlevi günlük yaşamın boşuna oluşu ve kaosun üstesinden gelip varoluşumuzun Asıl nedenlerini derinlemesine irdelemektir. | Open Subtitles | الفلسفه هي التي تعبث بنا . وتجعل الفوضى تحدث في الحياة اليومية . الأرادة حقيقة أعمق لوجودنا |
kız ona bir sürü laf edecek, hem de aldatan taraf kendisiyken. | Open Subtitles | ستلقي عليه الكثير من اللوم في حين أنها هي التي تعبث |
Hiçbir şey düşünmeden, önüne geleni öldüren kadın kimdi? | Open Subtitles | من هي التي تقتل دون تفكير، دون أن تهتم بسلامتها ؟ |