| Bell'in etrafında öğrencilerle poliklinikte oturduğunu bir yandan da hastaların acil servise geldiğini, kayıt olduğunu ve içeriye alındığını düşünün. | TED | فتخيلوا بيل جالساً في العيادة الخارجية, والطلاب ملتفون من حوله, والمرضى يسجلون في غرفة الطوارئ وقد سجلوهم وأتوا بهم. |
| Çizim tahtasının başına gittiler ve yenilendiler farklı bir planla geldiler: Biz size telefon satmıyoruz, biz size aylık tarifeler satmıyoruz. | TED | ثم عادوا للوراء للوحة الرسم، وغيروا العتاد وأتوا بخطة أخرى: نحن لن نبيعك الهاتف نحن لن نبيع الخطة الشهرية |
| Ardından, bir bota binmişler ve Amerika'ya ulaşmışlar. | TED | مشوا غرب أوروبا بكاملها، وركبوا قارباً وأتوا إلى أميركا. |
| Adamın biri bir şey çalar, imparatorun huzuruna çıkarılır... yere kapanır ve merhamet diler. | Open Subtitles | شخص ما سرق شيئا ثم قبضوا عليه وأتوا به الى الامبراطور,ثم رمى نفسه يطلب الرحمه على الارض |
| Dinle, 90 milyar ışık yılı uzaktan kavga ve tantana çıkarmak için geldiklerini sanmıyorum. | Open Subtitles | انظري أنا حقا لا أظن أنهم سافروا 90 سنة ضوئية وأتوا ليحاربوا ويثيروا المتاعب |
| Tony bir ikinci el giyim mağazasıyla anlaştı ve gelip her şeyi götürdüler. | Open Subtitles | انتهى المطاف بطوني بالاتصال بمحل للملابس المستعملة وأتوا لأخذ كل شيء |
| Burada '93 yilinda dogan ve Madrid'den getirilen hiç kiz yok mu? | Open Subtitles | ليس هناك بنات ولدِنَ هنا في 93 وأتوا من مدريد؟ |
| Süslü elbiseleriyle geldiler, operanın ruhu kayboldu ve operayı olmadığı bir şey haline soktular. | Open Subtitles | وأتوا بأزيائهم الغريبة، واستولوا على روح الـ أوبرا، وجعلوا منها شيئاً مختلفاً عن حقيقتها |
| ve şimdi oradalar, Bir bebekle kente giriyorlar 4 Temmuz için olan bu kutlamaya. | Open Subtitles | وهنا كانوا يعيشون وأتوا مع أطفالهم هذا الاحتفال لـ4 يوليو |
| İçeri giriyor ve 100 kişi gibi en ünlü insanlar onlar tabii zıplıyorlar ve ona sürpriz yapıyorlar. | Open Subtitles | ثم دخل وفجأة ظهر مئة شخص ممثلين مشهورون وأتوا ليفاجؤه |
| ve geldiler iki adam ve bir kadın vardı. | Open Subtitles | ... وأتوا بالفعل , و ... لقد كانوا رجلين وإمراة |
| Görünüşe bakılırsa, Jack'in arkadaşı açgözlüydü ve paranın peşinden geldi. | Open Subtitles | سيبدو الأمر وكأن رجال " جاك " أصبحوا جشعين , وأتوا من أجل المال |
| Onlar da dolunayda ormana geldiler. ve dediler ki; | Open Subtitles | ...وأتوا الى الغابة عند إكتمال القمر ، وقالوا |
| Bu insanlar her şeyi bırakmışlar ve buraya gelmişler. | Open Subtitles | هؤلاء القوم تركوا كل شيء وأتوا هنا |
| O anda bütün güller havaya saçıldı ve süzülerek onun üzerine düştü. | Open Subtitles | في هذا الوقت) الحزمة كلها طارت في الهواء) وأتوا طائرين متجهين نحوها) |
| O anda bütün güller havaya saçıldı ve süzülerek onun üzerine düştü. | Open Subtitles | في هذا الوقت) الحزمة كلها طارت في الهواء) وأتوا طائرين متجهين نحوها) |
| ..ve üstüme gelmeye başladılar ben de çığlık atmaya başladım. | Open Subtitles | وأتوا نحوي لذا بدأت في الصُراخ |
| Bizi getirdiler ve "Siz olsanız ne yapardınız?" | TED | وأتوا بنا وقالوا، "ماذا ستفعلون؟" |
| Hayır bir anda ortaya çıkıp direk üstümüze geldiler. | Open Subtitles | كلا، لقد قدموا من العدم وأتوا مباشرةً نحوك، بصدق |