1918 yılındaki grip salgını sırasında 50 milyon insan öldü. | TED | ففي عام 1918، وأثناء وباء الحمى مات 50 مليون شخص. |
Yılda bir kez Yeniden Doğuş Festivali sırasında kaleye yaklaşır. | Open Subtitles | مرّة كلَ عام، وأثناء حفل الإنبعاث، يتقّدم بالقرب من القلعة. |
Sorguda önce ve sorgu boyunca avukat tutma hakkına sahipsin. | Open Subtitles | لديك الحق في الحصول على محام قبل وأثناء أي استجواب |
Ve işte filmi izlerken, beni gözyaşlarına boğan bu etkileyici sahneyi gördüm, ve geçtiğimiz 25 yıl boyunca hiç aklımdan çıkmadı. | TED | لذا وأثناء مشاهدتي الفلم ، شاهدت ذلك المقطع المؤثر الذي أبكاني ، وعلِقَ بذهني للخمس وعشرين سنةٍ الأخيرة. |
O arada, ben de kendimi uzman doktor bulmak için internete gömüyordum. | TED | وأثناء ذلك كنت جاثية على الإنترنت أبحث عن اخصائيين |
Bu olduğu sırada, aklıma aslında anlattığınız hikayenin... o kadar da komik olmadığı geldi. | Open Subtitles | وأثناء ذلك، خطرت لي الفكرة أن القصة لم تكن مضحكة بقدر كبير |
İnsanları koruma görevimiz esnasında büyük bir keşif gün yüzüne çıktı: | Open Subtitles | وأثناء سعينا لحماية البشر ظهرت حقيقة أكثر عمقاً عالمنا وعالمهم .. |
ama evet,döndüğümde yeni bir şirket kurmayı düşünüyorum orada beni görebilirsin senin içinde bir şey yapacağım bu zaman zarfında da tatile çıkabilirsin ailen nereye gidiyor ? | Open Subtitles | لكن نعم ، أنا أفكر بتأسيس شركة جديدة بعد عودتي يمكنك أن تراني عندها ، وسأفعل شيئا ما لك وأثناء هذا الوقت ، يمكنك أخذ عطلة أيضا |
Benim de sınır bölgelerinin mimarisine ilişkin arayışım sırasında aklımda bir soru oluştu. Bu duvar bir mimarlık eseri mi? | TED | وأثناء بحثي عن الهندسة المعمارية للأراضي الحدودية، بدأت أتساءل، هل يمثل الجدار هندسة معمارية؟ |
Gerçekten mi, bu teoriyi hangi başarısız evliliğin sırasında edindin? | Open Subtitles | حقًأ؟ وأثناء أي مرحلة من زواجك الفاشل اكتشفت هذا؟ |
Ve filmin açılış yazıları sırasında film başlamadan önce. | Open Subtitles | وأثناء عرض الأسماء بالبداية حتى قبل بداية الفيلم. |
Bir keresinde, bir konser sırasında bir enerji kesintisi oldu. | Open Subtitles | أحد المرات وأثناء الحفل الموسيقي حدث انقطاع للتيار الكهربائي |
Üreme sırasında vücut sıcaklıkları sıfırın altına iniyor... ve eşleri donarak ölüyor. | Open Subtitles | وأثناء فعل هذا درجه حراره أجسادهم تنخفض جداً ويبقى متصلب هكذا حتى يموت |
Koku molekülleri dağıldıkça olfaktör algılayıcı hücrelere bağlanırlar. Bu hücreler olfaktör yol boyunca beyine kadar sinyalleri ateşler ve gönderir. | TED | وأثناء تحللها تندمج مع خلايا المستقبلات الشمية، والتي تطلق إشارات عبر الجهاز الشمي وصولاً إلى دماغك. |
Köy boyunca yürüdüğümde kapı ve perdelerin ardından kepenklerin arasından yüzlerce gözün bana baktığını hissedebiliyordum. | TED | وأثناء المشي في القرية، أحسست بمئات العيون ترصدني من خلف الأبواب والستائر، من خلف المصاريع. |
Hiç hamburger yiyip bu süre boyunca biftek yediğini hayal ettin mi? | Open Subtitles | هل هل أكلت الهمبرغر من قبل وأثناء ذلك تخيلت انك تأكل شرائح اللحم ؟ |
Ve sen dikkatini tümüyle sesime verirken, bu arada yavaşça gevşemeye başlıyorsun. | Open Subtitles | .. وأثناء تركيزك الكلي بصوتي ستبدأ بالاسترخاء |
Bu arada sen, Harry ve bendeniz ejderhayı çalmanın bir yolunu bulmaya çalışacağız. | Open Subtitles | وأثناء ذلك أنت وهارى وبالطبع أنا سندبر طرق ووسائل لسرقة التنين |
Bu arada büyük bir beklenti yaratacağız. | Open Subtitles | وأثناء هذا الوقت, نبني توقعات تفوق الخيال |
Bu sırada sen de alarmı kur... Dışardaki takside buluşalım! | Open Subtitles | وأثناء ذلك أنت ستفعل إنذار السرقة وتنضم معي في سيارة الأجرة |
Bu dediklerin yıllar alır ve bu sırada onlar milyonları cebe indirirler. | Open Subtitles | سيستغرق ذلك سنين, وأثناء ذلك سيربحون الملايين. |
Bu katliam esnasında, 8000 Bosnalı Müslüman adam ve erkek çocuk sistematik bir şekilde infaz edildi. | TED | وأثناء هذه المجزرة، تم إعدام 8000 رجل وصبي بوسني مسلم بطريقةٍ ممنهجة. |
Bu süre zarfında antropoloji eleştirmenlerinin bir kültürü sadece gözlemleyerek bile kaçınılmaz surette değiştirebileceğimizi yazdıkları şeyler okudum. | Open Subtitles | وأثناء هذه الفترة قرأت ان النقاد يعتقدون أن علم الأجناس البشرية مجرد ملاحظة ثقافة |
Filmi izlerken fark ettim ki, beni anlatıyorlardı. | TED | وأثناء مشاهدة الفلم ، أدركت أنهم يتحدثون عني. |
Küçük böceğin gübre topunda sürüklenişini dinleyerek saatler geçirirdim. Bunu yaparken de Çeşitli çevresel sesler duyardım. | TED | كنت أقضي ساعات وساعات استمع إلى الخنفساء الصغيرة تدحرج كرة عملاقة من الروث وأثناء ذلك سمعت أصواتًا بيئية مختلفة |