Tüm dünyada kullandığımız bir teknikle bebekler ve her dilden sesler üzerinde çalışmalar yapıyoruz. | TED | لذا فقد عكفنا على إجراء دراسة على الأطفال بإستخدام نفس التقنية التي نطبقها في كل أنحاء العالم وأصوات كل اللغات. |
Canavarımsı yaratıklar ve korkunç sesler aniden bir duman bulutu olup etrafını sardı, bağırış çağırışlarla. | TED | مخلوقات وحشية وأصوات مخيفة انطلقت في سحابة من الدخان والتفت حولها، تصرخ وتدوي. |
Bir şeyleri hayal etmesiyle, gürültüler, ayak sesleri ve sesler duymasıyla başlamış... ve sonra sesler konuşmaya başlamış. | Open Subtitles | لقد بدأ بأنها كانت تتخيل اشياءا ثم سماع ضوضاء ووقع اقدام, وأصوات ثم بدأت الأصوات تتحدث اليها |
sesleri ve bir takım görüntüleri yakalayabilirler, ama ruhlarla iletişim kuramazlar. | Open Subtitles | يمكنهم الحصول على تسجيلات وأصوات لكن لا يستطيعون التواصل مع الأرواح |
Belli ki o görüntü, ayaklanmanın sesleri geçerli unsurlardı. | TED | الآن، من المؤكد أنها مناظر وأصوات الشغب، التي صاحبته. |
Ama şarkıyı duydugumda ve tüm dünyadan insanların sesleriyle | Open Subtitles | ولكن بعد سماع تلك الأغنية وأصوات أناس من شتى أنحاء الكوكب |
Ama şarkıyı duydugumda ve tüm dünyadan insanların sesleriyle | Open Subtitles | ولكن بعد سماع تلك الأغنية وأصوات أناس من شتى أنحاء الكوكب |
Yerler, sesler, kokular, ülkeleri, öyküleri. | Open Subtitles | وجوههم وأجسادهم من أماكن .. وأصوات .. وروائح |
Çatıdan gelen sesler. | Open Subtitles | صوت في السقف وأصوات تأتي من خارج النوافذ |
Ses falan gelmiyordu, sadece parazitle anlamsız sesler ve tıkırdamalar vardı. | Open Subtitles | لم يكن هناك صوت من جانب المتصل، فقط تشويش وأصوات غريبة... |
Ses falan gelmiyordu, sadece parazitle anlamsız sesler ve tıkırdamalar vardı. | Open Subtitles | لم يكن هناك صوت من جانب المتصل، فقط تشويش وأصوات غريبة... |
Ormanda hayaletler, açıklanamayan görüntüler ve sesler var. | Open Subtitles | هناك أشباحٌ في الغابة, رؤى وأصوات لا يمكن تفسيرها |
Işık beynimi vahşi alevler gibi yakıyordu ve sesler öylesine karmaşık ve o kadar yüksektiler ki, arkadaki gürültünün içinden tek bir sesi bile ayırt edemiyordum ve sadece kaçmak istiyordum. | TED | ضوء أحرق مخي مثل النار المستعرة، وأصوات كانت عالية جداً وفوضوية حتى أنني لم أميز صوتاً من ضوضاء الخلفية وأردت فقط أن أهرب. |
Var olan yapışkan bir kaç parmak, duygusal öpücükler ve minik sesler ile boyama kalemleri ve vazgeçmekle ilgili olan şarkı, Karlar Ülkesinin (Frozen Girl) vazgeçmesi ile ilgili olan her ne ise. | TED | كل ما هو موجود هو أصابع لزجة وقبلات لزجة وأصوات صغيرة وطباشير ملونة وتلك الأغنية حول الاستغناء عن أي ما كانت تلك الفتاة المتجمدة تحاول الاستغناء عنه. |
Üzüm bağları, eğrelti otları, hayvanlar ve... her çalının arkasındaki gölgede neyin saklandığını merak etmene yol açan... türlü türlü sesler. | Open Subtitles | "وكروم وسرخس وحيوانات وأصوات" "وتتساءلين ما هناك خلف ظلال الشجيرات" |
Ve dışarıdan gelen sesler. | Open Subtitles | ضوضاء وأصوات مخيفة جدا تأتي من الخارج |
Bunlar günlük yaşantımızın sesleri ve sosyal bağlanmışlığın sesleri. | TED | هذه أصوات من حياتنا اليومية، وأصوات الترابط الاجتماعي. |
Biyoloji bu duruma bazı sınırlar koyuyor her kas için her teknik makul değildir ve şarkıcılar yaş aldıkça onların sesleri değişir. | TED | كما ترسم البيولوجيا بعض الحدود ليست كل التقنيات ممكنة لكل العضلات، وأصوات المطربين تتغير بتقدمهم في العمر. |
Ben savaşın sesleriyle büyüdüm -- kesik ve kuvvetli top sesleriyle, yürek burkan patlama sesleriyle, üzerimizde uçan jetlerin uğursuz vızıltılarıyla ve sirenlerin ağıt yakan uyarı sesleriyle. | TED | لقد نشأت على أصوات الحرب -- صوت طلقات الرصاص المتقطع ، صوت الإنفجارات الهائلة الموجعة ، الأزيز المشئوم للطائرات الحربية المحلقة وأصوات التحذيرات الكئيبة لصفارات الإنذار . |