Bubba, Alabama, Bayou La Batre'lıydı ve annesi karides pişirirdi. | Open Subtitles | بوبا كان من بايو لاباتر، ألاباما وأمه كانت تطهو الجمبرى |
Elvis iki veya üçü insanlık alanı sahipti, oldukça benzersiz çünkü hem eşiyle hem de annesi ile Graceland'te yaşamıştı. | TED | وكان لدى "إلفيس" فسحتين أو ثلاث٬ وهذا شيء فريد من نوعه لأنه كان يعيش مع زوجته وأمه في "غرايس لاند". |
annesi tuhaf bir ihtiyar, ama zararı yoktur. | Open Subtitles | وأمه عجوز شمطاء غريبة الأطوار، لكنها لا تشكل أي متاعب حقيقية |
Zor oldu gerçi ama kaderde annesiyle beraber çocuk yapmamız varmış demek ki. | Open Subtitles | نعم، هذا صعب و لكن أنا وأمه كان مقدراً لنا أن ننجب معاً |
A.B., çocuk ve annesini nehre götürdü, bir kayığa bindiler ve hastaneye gitmek için dört saat kürek çektiler. | TED | لذا فقد أخذ إي بي برينس وأمه إلى النهر، واستقلوا قاربا وجدفوا لأربع ساعات للوصول إلى المستشفى. |
Paul ve annesinin her zaman süregelen bir inatlaşması mevcuttu, ben hiç anlayamadım. | Open Subtitles | بول وأمه كانا على خلاف دائم لم اعرف سببه أبدا . |
"Sonunda, Robbie ve annesi hep kaçmak zorunda kaldı." | Open Subtitles | في النهاية روبي وأمه دائما ليس لهم خيار إلا الهرب |
"Ellerinde fenerleri ve silahları olan adamlar. Çocuk ve annesi için..." | Open Subtitles | الرجال مع كشافات الإضاءة والمسدسات يحاصروا الولد وأمه |
O minik oğlan ilk adımlarını atarken annesi yanında olmayacak. | Open Subtitles | عندما يأخذ هذا الفتى الصغير له الخطوات الأولى، وأمه لا يكون هناك. |
Ama annesi ve babasının intikamını almak için öldüğünü söylemiş. | Open Subtitles | خطاب الاسـتشـهاد ولكنه أهدى الشـهادة الى الانتقام من اليهود بسـبب مقتل أبوه وأمه |
Jason ve annesi hakkında söylediğin her şey için teşekkür ederim ama gerçekten düşünüyor musun... | Open Subtitles | أقدر لك كل ما أخبرتني به عن جايسن وأمه لكن أتعتقد فعلاً |
Hayır, Gus, Brendan ve annesi dışında kimse bilmez. | Open Subtitles | لا , جس , ليس هناك أحد يعرف هذا ماعدا بريندن وأمه |
Alexis ve babası konuşmuyor annesi de suçlanmadan önce arındırılıyor. | Open Subtitles | أليكسيس و والدها لا يتحدثون مع بعضهم وأمه في المستشفى قبل أن تذهب إلى السجن |
Bu James'in babası, Asker ve annesi, Kara Dul! | Open Subtitles | ذلك والد جيمس ، الجندي وأمه ، الأرملة السوداء |
Babası hapishaneye gönderildi ve annesi hastaneye yatırıldı. | Open Subtitles | والدهُ أرسل للسجن ،، وأمه أدخلت الى المستشفى. |
Ama Ji Hoo için, o, ilk aşkı, sevgilisi ve annesi gibi... | Open Subtitles | لكن بالنسبة لـ جيهوو ، فهي حبه الأول ورفيقته وأمه |
Rüyamda Cartman'ın rüyasında bir otobüste mahsur kaldığımızı, başımızdan geçenleri konuştuğumuzu ama hep yanlış anlattığımızı ve onun annesiyle böcek yediğini gördüm. | Open Subtitles | ثم حلم بأننا نتحدّث عمّا حصل لكن بالشكل الخطأ ثم راح وأمه يأكلان الخنافس |
Charlie, her şeyden önce annesiyle boşanma sürecinde olduğum oğlumun önünde kızlarla buluşmaktan bahsetmek istemiyorum. | Open Subtitles | بينما أنا وأمه في حالة طلاق حسناً، هذا حنون وحساس جداً |
Bilmiyorum. Keşke annesiyle biraz daha iyi anlaşsaydık. | Open Subtitles | لا أعرف, لو كنت أنا وأمه متصالحين بشكل أفضل قليلا |
İşte bu yüzden geçen gece Louis ve annesini kontrol etmek için evlerine gittim. | Open Subtitles | هذا ما شككت به حين ذهبت لأفحص على لويس وأمه. |
Marcus ve annesinin patlamasını engellemeye yeter. | Open Subtitles | يجب أن يكون جيد للحفاظ على "ماركوس" وأمه من الاختراق |
Oğlunun çok yaratıcı bir beyni var. Belki bir gün annesine ve babasına çok para kazandırır. | Open Subtitles | ابنك لديه خيال واسع جداً ، ربما يوماً ما يحقق لأبيه وأمه الكثير من النقود |