Ama fark ettim ki, eğer biz gerçek arkadaş olsaydık kafadan, onunla görüşmeyi bırakmamı istemezdin. | Open Subtitles | وأنا أدرك الآن أنه إذا كنا حقاً أصدقاء، أنتي لم تطلبي مني التوقف عن رؤيتها في المقام الأول. |
Ama şimdi, bu toplantıdan sonra seni çok abarttığımı fark ettim. | Open Subtitles | ولكن الآن ، وبعد هذا الاجتماع وأنا أدرك أنني أفراطت في تقديرك |
Bunu iyice düşündüm ve projenin uzun ömürlü olması için en iyi yolun bu olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | وقد فكرت في هذا بعناية وأنا أدرك أن هذه أفضل وسيلة لضمان طول العمر للمشروع |
ve ertesi gün fark ediyorum ki hadım etmek bu işin kesin bir parçası olacak. | TED | وأنا أدرك في اليوم التالي أن الإخصاء سيكون جزءا مهما لهذا العمل لذا. |
Sizin için, o kadar uzaktan gelerek çok şey beklerken çok az şey almanızın, ne kadar talihsiz ve rahatsız edici olduğunun farkındayım. | Open Subtitles | وأنا أدرك كيف المؤسف وغير مريحة فمن ليا رفاق قد سافر حتى الآن وتوقع الكثير من |
ve farkettim ki topladığımız bu gigabyte'larca veri sadece bilimsel görüntüleme için değil | TED | وأنا أدرك أن كل الغيغابايتات من البيانات التي نجمعها كل مرة ليست فقط تصويراً لغايات علمية ولكن يمكننا كذلك القيام |
Neyse odaya gittiğimizde birden fark ettim ki odada tıpatıp ona benzer bir adam daha var. | Open Subtitles | على أي حال، لذلك، نصل إلى الغرفة، ثم فجأة وأنا أدرك هناك رجل آخر في الغرفة الذي يبدو مطابقا له. |
Biraz düşündüm ve son zamanlarda sana karşı sert davrandığımı fark ettim. | Open Subtitles | حتى لقد كان بعض الوقت للتفكير، و، أم ... وأنا أدرك أن |
İçinde beyazlara karşı biraz şüphe duyan iyi bir adam olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | وأنا أدرك انه رجل جيد الذي لديه سبب ليكون قليلا المشبوهة من هيتي . |
Bunu yazarken, bu iki olayın alakalı olabileceğini fark ettim." | Open Subtitles | وأنا أكتب هذا ، وأنا أدرك قد تكون ذات صلة تلك شيئين ". |
Ve tatilde olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | وأنا أدرك كنت في إجازة، |
Ama bu soruları düşündüğümde fark ettim ki ne söylersen söyle yanlış olacak. | Open Subtitles | ولكن عندما فكرت في هذه الأسئلة، وأنا أدرك .. ... وهذا بغض النظر عن ما say.. it سيكون من الخطأ .. |
(Gülüşmeler) Ve fark ettim ki, bu obje kafamda, benzer bir kafadan, benzer bir kaynaktan doğuyordu, yani, Barbie Balerin olarak. (Gülüşmeler) Ve sonra filler vardı. (Gülüşmeler) O garip filler, küçük, biraz tuhaf, kötü ifadeleriyle ve Greta Garbo kirpikleriyle, altından dişleriyle ve benzeri. | TED | (ضحك) وأنا أدرك أن هذا التمثال في رأيي، ولد من العقل نفسه، من نفس الرحم، عمليًا، كباربي راقصة باليه. (ضحك) ومن ثم هناك الفيلة. (ضحك) تلك الفيلة غير عادية بتعابيرها الغريبة والشريرة نوعا ما، ورموش غريتا غاربو، وهذه الأنياب الذهبية وهلم جرا. |
Bu konuyu düşündükçe, hata yapanın sadece ben olmadığımı fark ediyorum Ian. | Open Subtitles | كلما أفكر في ذلك، وأكثر وأنا أدرك أنني لست الوحيد الذي ارتكب خطأ، إيان. |
Ama hep geç olunca fark ediyorum. | Open Subtitles | وأنا أدرك هذا دائماً بعد فوات الأوان |
Tamam ama ben kendimi bu belaya soktum ve ne kadar ciddi olduğunun farkındayım. | Open Subtitles | حسناً , لكن أنا وضعت نفسي في هذا المأزق وأنا أدرك مدى خطورة الأمر |
Bak, balayı aşamasında olduğunun farkındayım, ama Kara gerçekten, aldığı her tutumu seninde alman gerekmez. | Open Subtitles | نظرة، وأنا أدرك أنك في مرحلة شهر العسل الخاص بك، ولكن في الحقيقة، كارا، أعني، لم يكن لديك لاتخاذ كل موقف أنه يأخذ. |
Sonra "Lost" ve diğer yaptığımız şeyler hakkında düşünmeye başladım, ve farkettim ki, Aman Tanrım! Yaptığım her işte gizemli kutular var! | TED | وبدأت أفكر في " 'مسلسل لوست،' والاشياء التي نقوم بها ، وأنا أدرك ، يا إلهي ، يبدو أن صناديق الغموض في كل عمل أقوم به! |