*Doğru bir şeyler yapmış olmalıyız, dayandığımıza göre * * 200... * | Open Subtitles | لكن يبدو وأننا سلكنا الطريق الصحيح مئتين |
- Tren sesine benziyor. - Bir tren istasyonunun yakınında olmalıyız. | Open Subtitles | يبدو كصوت قطار = يبدو وأننا قريبون من محطة قطار = |
Ve artık Federaller bizim korkak olduğumuzu ve füzeleri atamayacağımızı sanacaklar. | Open Subtitles | إذاً يظن العملاء الفيدراليون الآن أننا جبناء، وأننا لن ننفذ تهديدنا |
Burada olduğumuzu ve bizim yaptığımızı biliyorlar ama kimse gelmedi. | Open Subtitles | يعلمون أننا هنا وأننا نحن الفاعلون لكن لم يأتي أحد |
biz de katılımcılara bunun gibi üst üste fotoğraflara bakarken dikkatleri ile ilgili birkaç soru soruyoruz. | TED | ما نفعله هو وأننا نطلب منهم، أثناء مشاهدتهم لتلك الصور المَتداخلة، أن يقومو بشيء يحتاج منهم إلى الإنتباه. |
Annene mesaj at, benimle olduğunu ve evin yolunda olduğumuzu yaz. | Open Subtitles | أرسل رسالة لأمك، أخبرها بأنك معي وأننا في طريقنا إلى المنزل |
Biliyorum ki, biz çok kavga ettik ama birşeyleri de doğru yapmış olmalıyız... | Open Subtitles | أعرف بأنّنا تقاتلنا كثيراً لكنّنا لا بدّ وأننا فعلنا شيء صحيح |
O her neyse, onu da toplamış olmalıyız değil mi? | Open Subtitles | أيا ما كان يحمله في يده فلابد وأننا قد جمعناه اليس كذلك؟ |
Frekansının çok fazla menzili olamaz. Birbirimize yakın bir yerde olmalıyız. | Open Subtitles | لا يمكن لتردده أن ينتقل بعيداً لا بد وأننا قريبان من بعض |
Ben hareket eden bir arabadayım. Aynı yöne doğru gidiyor olmalıyız. | Open Subtitles | أنا بداخل سيارة متحركة لا بد وأننا نسير بنفس الإتجاه |
Ailelerimizden sorumlu tek kişi olduğumuzu düşünüyoruz ve sorumluluklarımızı devretmek ve sorumlu olduğumuz işlerde diğerlerinin bize yardım etmesini sağlamak çok zor. | TED | وأننا المسؤولات الوحيدات في عائلاتنا، لذا يصعب علينا كثيرًا أن نفوّض غيرنا وأن نطلب من الآخرين مساعدتنا في إداء وجاباتنا المسؤولة منا. |
Okyanusu gördüğümüz zaman evde ve güvende olduğumuzu anlarız. | Open Subtitles | عندما رأينا المحيط, عرفنا أننا في الديار, وأننا بأمان. |
Afrika, Tanrı'nın Afrika insanını sevdiğini gösteriyor ve biz de kendi sorunlarımızı çözmekte en az diğer ülkeler kadar yetenekliyiz, barış içinde | TED | أفريقيا التي تعبر عن محبة الله للأفريقيين وأننا قادرون فقط كمناطق العالم الأخرى في حل مشاكلنا في سلام، |
biz kesin surette teröristlerle konuşuyoruz, hiç şüphesiz. | TED | لابد وأننا نتحدث عن الإرهابيين، ما من شك في ذلك. |
21 yaşımdayken, "biz, İtalyanlar iyi insanlarız ve Afrikada gayet iyi işler yapıyoruz." | TED | كنت أظن، وأنا في سن الواحد والعشرين، أننا، نحن الايطاليون، أهل خير وأناس طيبون وأننا نقوم بعمل جيد في أفريقيا |
Bu bizim görevimizi yerine getirmediğimiz anlamına gelirdi. Anavatanımıza ihanet etmiş olurduk. | Open Subtitles | وكان هذا سيعني أننا لم نوف بمهمتنا وأننا خنا وطننا |
Onlara nasıl göründüklerinin kimliklerinin sadece bir parçası olduğunu, ve onları; oldukları kişi oldukları için yaptıkları şeyler için ve bize nasıl hissettirdikleri için sevdiğimiz gerçeğini gösterelim. | TED | دعنا نريهم أن مظهرهم هو جزء واحد فقط من هويتهم وأننا نحبهم لذواتهم و أفعالهم وللمشاعر التي يحسسونا بها |
Sevgilim olduğunu ve âşık olduğumuzu söyle, tamam mı? | Open Subtitles | اخبره أنك صديقي الحميم وأننا متحابين، مفهوم؟ |
Bize, hepimiz aynı kabiledeniz ve hepimiz ve her şey aynı olursa bu herkesin güvenliği için daha iyi olacaktır gibi şeyler söyler. | TED | يخبرنا أننا جميعًا ننتمي لقبائلنا، وأننا سنكون أكثر أمانًا إن كنا بين من يشبهونا. |