Başkanlık görevlerini yerine getirmeye ne zaman başlayabileceğini saptayabildiniz mi? | Open Subtitles | هل يمكنك تحديد متى قد يتمكن من متابعة واجباته الرئاسية؟ |
Amiri özellikle yeni, çekici fahişelerle tanıştırıldıktan sonra görevlerini ihmal etmeye başladı. | Open Subtitles | فقد بدأ يهمل واجباته بعد أن قُدّمت إليه بعض المحظيات الجديدات المغريات |
Ya da ev ödevini araştırmayı bilmeyen bir çocuk çünkü bilgiye erişimi yok. | TED | وفي طفل لا يستطيع حل واجباته المنزلية، لأنه لا يستطيع الحصول على المعلومات. |
Biliyor musun takım kızlarının onun ödevini yaptıklarını öğrendim, ...bilmem kaç zamandır? | Open Subtitles | اكتشفت أنه يدع المشجعات يحلون له واجباته وهل تعلم منذ متى ؟ |
Ne yapmaya çalıştığını biliyorum. Kralı görevini yapmaması için dikkatini dağıtıyorsun. | Open Subtitles | أعلم ماذا تفعلين، تحاولين تشتيت الملك عن واجباته |
Hiç eğitim almadığı bir görevi yerine getirmesi istendi. | Open Subtitles | أرسل ليؤدي واجباته على شيء لم يدرب عليه أبداً |
Lisa, yukarı çıkıp yarın gelecek hizmetli için Henry'nin ödevlerine yardım edelim. | Open Subtitles | ليزا علينا أن نأخذ هنري للأعلى ونحل واجباته المدرسة مع بعض من أجل المساعدة الإجتماعية |
Ama daha ziyade çocuğun burada zaman geçirmesinden ve derslerini aksatmasından dolayı endişeleniyor. | Open Subtitles | لكنها تقلق حول كم الوقت الذي يقضيه هنا لقد بدأ في إهمال واجباته المدرسية . |
Akşamları Julio'ya ödevlerinde yardım edebilirsiniz. | Open Subtitles | بمساعدة خوليو في أداء واجباته المدرسية كل ليلة |
Babanın sorumlu bir ebeveyn görevlerini yerine getireceği zamana kadar bahsi geçen çocuğun Aile Hizmetleri'ne verilmesine karar verilmiştir. | Open Subtitles | وأضع الوصايه الخاصة بالطفلة في يد خدمات رعاية الأطفال حتى يستطيع الأب إثبات قدرته على أداء واجباته ومسؤلياته كوالد |
Kafasındaki tıraş edilmiş leke büyüyor, bu da onun, görevlerini ihmal eden bir rahip olduğunu belirtiyor. | TED | تنمو البقعة الصغيرة المحلوقة على رأسه، مبيناً أنه رجل دين يهمل واجباته. |
Talos görevlerini her gün değişmeksizin yerine getirmeyi amaçladı. | TED | كان تالوس مُعدًا لتنفيذ واجباته يومًا بعد يوم، بدون تغيير. |
Oh, pekala, Tidwell odasından bile çıkamazken, dışardaki görevlerini nasıl yapacak? | Open Subtitles | اها , و لكن كيف سيتمكن تيدويل من أداء واجباته إذا لم يتمكن تيدويل من التحرك عن مكان بابه |
ödevini bitirenlerde hazırlanmaya başlayabilirler. | Open Subtitles | من أنتهى منكم من واجباته فليستعد لتحضير جنطة سفره |
ödevini yapabilmesi için ayrı bir yer bile yapmış. | Open Subtitles | حتى انها اعدت منطقة منفصلة لينفذ واجباته |
Ama sonra tüm halkla ilişkiler ödevini yaptı ve dekorasyon için yardım etmeyi teklif etti. | Open Subtitles | لكن بعدها قام بأداء كلّ واجباته الخاصّة بالمؤتمر الصحفي وعرضّ أن يساعد في تزيين البيت |
Gerçek bir şövalye asla görevini savsaklamaz. | Open Subtitles | الفارس الحقيقي لا يتهرب أبداً من واجباته |
Ancak başkanlık görevini yürütmesi mümkün değil. | Open Subtitles | لكن لن يكون في مقدوره حمل واجباته كرئيسكم |
Oğlunuz cesur ve görevini harfiyen yerine getiren bir kişiydi. | Open Subtitles | إبنك كان شجاعا جدا ومثابرا فى واجباته |
Konsey, sağlık problemlerinden dolayı Honecker'in görevi bırakma isteğini onayladı, ve politik hayatındaki çalışmalarından dolayı teşekkür etti. | Open Subtitles | وافق المؤتمر التاسع على طلب هونيكر ...بإعفاءه من واجباته بسبب مشاكل صحية وقدم له الشكر على عمله السياسي |
Konsey, sağlık problemlerinden dolayı Honecker'in görevi bırakma isteğini onayladı, ve politik hayatındaki çalışmalarından dolayı teşekkür etti. | Open Subtitles | وافق المؤتمر التاسع على طلب هونيكر ...بإعفاءه من واجباته بسبب مشاكل صحية وقدم له الشكر على عمله السياسي |
Oğlumuzun ödevlerine yardımcı olurdu. | Open Subtitles | لقد ساعد ابني في حلّ واجباته المنزليّة كل ليلة. |
Birileri derslerini iyi çalışıyor. | Open Subtitles | أحدهم كان ينجز واجباته |
Geceleri gelir, Henry'e ödevlerinde yardım edip, birkaç alışveriş yapardı. | Open Subtitles | كانت تأتي بالليل لتساعد هنري في واجباته وتقوم بالتسوق |