Kim bilir, belki de o uçakta bir tane vardır. | Open Subtitles | من يعرف؟ ربّما هناك حتّى واحدة على متن تلك الطائرة |
Burnumda bir tane, her bir yanağımda, gözlüklerin olduğu yerde bir tane var, ancak içeride gerçekten de çok farklı bir insanım. | TED | واحدة على أنفي وواحدة على كل خد بسبب النظارات، ولكن في داخلي أصبحت شخصا مختلفا في الواقع |
Beklerken evde bir tane alabilirsiniz. | Open Subtitles | أنا أحصل على لحوم البقر رخيصة خذ واحدة على حساب المحل مؤقتا |
Yüzeyde oluşan kristal proteinler, ağ tabaka üzerindeki tek bir noktaya ışığı odaklamada yararlı olduğunu kanıtlayan bir şekil yarattı. | TED | البروتينات البلورية تتشكل على السطح تنشئ بنية تثبت جدواها في تركيز الضوء عند نقطة واحدة على الشبكية. |
Bunlar tek bir ülkenin baş edebileceği problemler değil. | Open Subtitles | لا يمكن أن تتم معالجتها في بلاد واحدة على انفراد. |
Parti için, bunlardan bir tanesini kız arkadaşının tarağına takacağım. | Open Subtitles | في الحفلة سوف اضع واحدة على احد امشاط الشعر من اجل صديقتك |
Ve penisini annemin içine soktun. En azından bir kere. | Open Subtitles | و أنت وضعتَ قضيبك في أمي مرة واحدة على الأقل |
Tamam, sanırım gemide bir tane bulunmadığını varsayacağız. | Open Subtitles | حسنا. أخمن أننا يجب أن نفترض أنه ليس هناك واحدة على متنها |
Onu başka türlü beslemeye çalıştım ama görünüşe göre menülerinde sadece bir tane yiyecek var. | Open Subtitles | حاولت تغذيته مادة حيّة،لكن على ما يبدو هناك مادة وحيدة واحدة على قائمته. |
Yine de bir tane yiyeceğim. Öğle yemeği yemek ister misiniz? | Open Subtitles | سأتناول واحدة على أية حال هل تودان تناول الغداء؟ |
Bahçemin içine bir tane fırlatmasına izin verdim, ne demek istediğimi anlarsın. | Open Subtitles | جعلته يرمي واحدة على السياج، إن كنتي تفهمين ما أقصده |
Bahçemin içine bir tane fırlatmasına izin verdim, ne demek istediğimi anlarsın. | Open Subtitles | جعلته يرمي واحدة على السياج، إن كنتي تفهمين ما أقصده |
Şahdamarı üzerinde, küçük bir ele ait bir tane var. | Open Subtitles | واحدة على اليد الصغيرة على الشريان السباتي |
Kapıya bir tane çizdim sonra arkamı döndüm ve baktım silinmişti. | Open Subtitles | رسمتُ واحدة على ظهر الباب . و بعدها استدرت و حين نظرتُ مجدداً , تمّ مسحها |
Tamam, ama dünyanın çevresinde tek bir tur atıp döneceğiz. | Open Subtitles | حسناً دورة واحدة على الأرض ومن ثم مباشرةً إلى البيت هل تسمعني؟ |
Bu kurulun gündeminde tek bir madde var: Ülkemizin en büyük ödülü için aday listesini onaylamak: | Open Subtitles | يوجد فقرة واحدة على جدول أعمال هذا الاجتماع و هي أن نختار قائمة المرشحين لنيل ميدالية الشرف |
Saçının tek bir kılına zarar verirsen, yemin ederim seni öldürürüm. | Open Subtitles | إذا تآذي شعره واحدة على رأسها أقسم بأنّني سأقتلك |
Tamam ama en azından bir tanesini biliyor olmalısın. | Open Subtitles | حسنا ، ولكن من المؤكد انك تعرف قصة واحدة على الاقل ـ |
En sık karşılaştıklarımızdan bir tanesini inceleyelim: | Open Subtitles | دعونا نختبر واحدة على سطح الأرض |
Eğer hayatında bir kere ses duymadıysan, o zaman yanlış bir şeyler yapmışsındır. | Open Subtitles | إذا كنت لم تسمع أصوات مرة واحدة على الأقل، كنت تفعل شيئا خاطئا. |