Ama yine de, ara sıra özüme dönmek çok eğlenceli oluyor. | Open Subtitles | لكن ما زال بإمكاني الاستمتاع بالعودة إلى جذوري بين الحين والآخر. |
Ebeveynlerinden biri seni terk edip diğerinin de aklının kaçırması berbat. | Open Subtitles | إنه من السيء الحصول علي أحد الأبوين مُنحط والآخر فقد عقله |
Senin, arada sırada bir kaç bira içme lüksün olamaz. | Open Subtitles | ليس لديك الحرية بشرب كأسين من البيرة بين الحين والآخر |
Bir tanesi dışarıdaki evreni araştırıyor, diğeri ise içimizdeki varoluşu. | TED | واحد هو استكشاف الكون الخارجي، والآخر هو استكشاف ذواتنا الداخلية. |
Bir kolum alçıdaydı, diğer koluma serum bağlanmıştı. | TED | كان لدي ذراع في الجبس ، والآخر مرتبط بكيس قطرات التطعيم. |
Birisi genelleme sorunuyla ilgili, Diğeriyse nedensel akıl yürütme sorunuyla ilgili. | TED | واحد حول مشكلة التعميم والآخر حول مشكلة الاستدلال السببي. |
Ama ara sıra yastığımmış gibi davranmama engel olmuyor bu. | Open Subtitles | لا يعني أنني لا أدّعي أنها وسادتي بين الحين والآخر. |
- Ara sıra beni dinlemiş olsaydın hamamböceği gibi bir delikte yaşamazdın. | Open Subtitles | رُبما لو استمعت إليّ بين الحين والآخر لما حييت كالصرصور في جُحر |
Ara sıra bir tanesini öldürmek zorunda kalıyoruz. | Open Subtitles | بين الحين والآخر لابد وأن نقتل واحدا منهم |
Ajanlarımdan biri ortadan kayboldu, diğerinin de haydut olması an meselesi. | Open Subtitles | واحد من وكلاء بلدي اختفى تماما، والآخر يبدو أن يذهب المارقة. |
Dünyayı farklı bir şekilde görebiliriz ve bu her zaman gerçekle uyuşmayabilir, fakat bu birimizin haklı diğerinin haksız olduğu anlamına gelmez. | TED | ربما نرى العالم بطريقة مختلفة، وربما هناك شيءٌ ما ليس متوافقًا مع الواقع، ولكن هذا لا يعني أن أحدَنا مُحِقٌ والآخر مخطئ. |
Dışarıda arada sırada hırsı ödüllendiren kocaman bir dünya var. | Open Subtitles | ثمة عالم كبير بالخارج حيث بين الحين والآخر يُكافئ الطموح |
Arada sırada insanların da basitçe söylemek gerekirse cansızlaşabildikleri oldu, bu kısa bir süre cansızlaşan insanları anlatan hikayeler arasında beni en çok ilgilendiren içinde soğuk geçenler. | TED | بين الحين والآخر يدخل البشر في حالات قصيرة من توقيف الحركة ومن قصص هؤلاء البشر الذين توقفت حركتهم مؤقتا أكثر ما يعجبني منها هو القصص الخاصة بالبرد. |
Bir çeşit marka sadece seçtiği partnerini besliyor, diğeri ikisini de. | TED | أحدى المقتنيات يُطعم بعا فقط الشريك الذي يختاره، والآخر يطعمهما كليهما. |
İkisinin altı yukarıda: Birisi dört ile mühürlenmiş ve diğeri yedi ile. | TED | اثنان مقلوبان على الوجه السفلي: أحدهما موسومٌ برقم أربعة، والآخر برقم سبعة. |
Tipik bir pandemide, bir ülkedeki vakalar zirveye ulaştığında bir diğer ülke ilk vakalarını alıyor olabilir. | TED | في جائحة نموذجية عندما يبلغ بلد واحد ذورة التفشي والآخر ربما يسجل حالاته الأولى. |
Sana şu kaskatı bir şekilde yürüyen iki buçuk metrelik herifi ve yanındaki böyle yapan diğer adamı anlattığımda hayal kurduğumu düşünmüştün. | Open Subtitles | إذن أنت كنت تعتقد أنني أخرف عندما أخبرتك عن الرجل ذا الثمانية أقدام يمشي بأقدام متصلبة والآخر تتبعني هكذا |
İki kişi nefret etmiş. Diğeriyse neler olduğunu anlamamış. | Open Subtitles | اثنين منهم كرهوها والآخر لم يعلم ماذا كان يجري على الإطلاق |
-Yaşlı olanı müdürümüz peder Maurice. Diğeriyse yöneticimiz Bay Crisp. | Open Subtitles | الأب موريس والآخر هو السيد كريسب الاداري المسؤول |
biri bozulanlar için, öbürü kendi etimizi tuzlayıp dinlendirmek için. | Open Subtitles | واحد للمنتجات سرعة التلف والآخر لتمليح وتدخين وتخزين لحومنا الخاصة |
Masada, balığı keserken, bir yanağı hanımefendiye, diğerini misafire sunarız. | Open Subtitles | عندما تقطع على الطاولة تعطي خد للسيدة والآخر لضيف الشرف |
biri öldü, öteki benim ve üçüncüsü Cole Thornton. | Open Subtitles | احدهما قد مات والآخر انا اما الثالث فهو كول ثورتن |
Bazı insanlar sadece çalışmalı, diğerleri de korkmalı. | Open Subtitles | , بعض الأشخاص عليهم ان يعملوا .والآخر عليه أن يخاف |
Evet, meğer biri iyiliğin ta kendisine diğeri de sadece görüntüsüne sahipmiş! | Open Subtitles | نعم. اخشى ان احدهما لديه كل الطيبة، والآخر لديه كل مظهرها فقط. |