Bulabildiğim en hızlı ve en sert albümlerden bazılarıydı bunlar. | Open Subtitles | وكانت بعض الأسرع والأكثر وحشية الالبومات يمكن أن تجد لي. |
ve en önemlisi ise, neyin düzenlenip neyin düzenlenmediğini sizin görmediğinizdir. | TED | والأكثر أهمية، لا ترى في الواقع ما الذي يحرر فيبعد. |
Öyleyse parçacıkların kütleleri, kuvvetlerin direnci, ve en önemlisi, karanlık enerjinin miktarı bu ekstra boyutların şekli tarafından belirlenecektir. | TED | لذلك فإن كميات الجسيمات ، ونقاط قوتها والأكثر أهمية ، كمية الطاقة المظلمة يتم تحديدها بشكل الابعاد الاضافية |
Ama daha da önemlisi, geri dönmek istedik çünkü Afganistan'daki bu insanlar birer kahramanlar. | TED | والأكثر اهميه كان علينا العودة لان هؤلاء الناس في افغانستان هم الابطال |
sosyal statü ve daha önemlisi yaşın, hiçbir öneminin olmadığı kardeşlikten. | Open Subtitles | حيث الحاله الإجتماعيه والأكثر أهميَّةً، العُمر، .لَيْسَ لهُ صلة مطلقاً نعم؟ |
Bunların en yaygın olanı ise bu soldakı gibi görünen bir cihazdır. | TED | والأكثر شيوعا من بينها هو في جهاز يشبه ما ترونه الى اليسار. |
Ve Dahası, diğer insanlara istediklerini almaları için yardım etmeleri gerekiyor gibi hissettikleri. | TED | بل والأكثر من ذلك، لقد شعروا بأن عليهم القيام بما يساعد الآخرين للوصول إلى ما يريدونه. |
Çok daha önemlisi, çok büyük çapta ilk çok kültürlü, çok inançlı devletti. | TED | والأكثر أهمية، أنها كانت أول دولة متعددة الثقافات ومتعددة الديانات على مقياس ضخم. |
ve en önemlisi, onlara bu birliği fakültenin onları çalışmaya sevk edeceği ve bizim neyin işe yarayıp neyin yaramadığını değerlendirdiğimiz bir ortamda oluşturmalarına fırsat vereceğiz. | TED | والأكثر أهمية إعطاءهم الفرصة لبناء ذلك المجتمع مع دمج أعضاء هيئة التدريس أولئك في العمل وتقديرنا لما ينفع وما لا ينفع. |
ve en tanımlayıcı olarak, kadın haklarına tam bir savaşın öncüleridir. | TED | والأكثر وضوحاً،أنهم يقودون حرب شاملة ضد حقوق المرأة. |
ve en önemlisi onlar bize hikâyemizi değiştirmek için asla geç kalmadığımızı gösterir. | TED | والأكثر أهمية بأنها تظهر لنا بأن الأوان لن يفوت أبدًا لتغيير قصتك |
2011'de, Tayland tarihindeki en tehlikeli ve en pahalıya mal olan sel felaketiyle karşı karşıya kaldı. | TED | في 2011، ضربت تايلاند كارثة الفيضان الأكثر إضراراً والأكثر تكلفة. في تاريخنا. |
Problemleri çözüyorlar ve en önemlisi, öğreniyorlar. | TED | فهم يقومون بحل المشكلات، والأكثر أهمية، أنهم يتعلمون. |
ve en iyisi, bunu yapmanın bildiğim en dolambaçsız yolu bir çeşit garantili gelir veya evrensel temel gelir. | TED | والطريقة الأفضل والأكثر وضوحًا لفعل ذلك هي وجود نوع من الدخل المضمون أو الدخل الأساسي على مستوى العالم. |
Örneğin, insanlar en mantıklı yaklaşım ve en yaygın yaklaşım arasındaki farklı anladıktan sonra 2/3 oyununu oynasalar ne olurdu? | TED | فمثلاً، ماذا يمكن أن يحصل لو أن الناس لعبت لعبة الثلث بعد أن يفهموا الفرق بين النهج الأكثر منطقية والأكثر شيوعاً؟ |
Yeni poliçeler oluşturmalıyız ve en önemlisi, düşünce ve davranışlarımızı değiştirmeliyiz. | TED | فنحن نحتاج لطرح سياسات جديدة، والأكثر أهمية، أننا نحتاج لتغيير فكرنا وأفعالنا. |
daha da önemlisi, el konulmuş bütün tapınak ganimetlerini, tanrıları, heykelleri geri almalarına izin verecekti. | TED | والأكثر أهمية، أنه سيسمح لهم باستعادة الآلهة والتماثيل وأواني المعابد التي تم احتجازها. |
Biraz pratikle çarpışma ve darbenin tadını çıkarabilirler ve ayağa kalktıktan sonra daha da çok. | TED | وبقليل من التدريب، سيتعلمون الاستمتاع بالسقطة وأثرها، والأكثر من ذلك، أنهم سيقفون بعدها. |
Şimdi nedenine, daha da önemlisi nasılına değineceğim. | TED | وإليكم السبب، والأكثر أهمية من ذلك، كيف؟ |
Bir kez olsun daha büyük ve daha bilge ağabeyini dinlesene. | Open Subtitles | لم لا تصغ لأخيك الأكبر، والأكثر حكمة لمرة واحدة في حياتك؟ |
Ve Dahası, bu araştırma bu sesle ertesi günün hafıza performansını geliştirebileceğinizi gösterdi. | TED | والأكثر من هذا، هو أن هذا المختبر أظهر أنه يمكنك حقًّا تطوير أداء ذاكرة اليوم التالي بواسطة هذا الصوت. |