Ama söz veriyorum, gelecekte hak ettiğin sevgiyi ve saygıyı sana göstereceğim. | Open Subtitles | واعدك في المستقبل ان اريك الحب والاحترام الذي تستحقه |
Aile, sevgiyi ve saygıyı her daim göreceğiniz tek yerdir. | Open Subtitles | العائلة المكان الوحيد اين دائما تحصل على الحب والاحترام |
Hayranlık ve saygı görmek, çaresizliğe ve değersizliğe... karşı bir korumadır. | Open Subtitles | ان تتلقى الاعجاب والاحترام انه حمايه ضد العجز ضد عدم الاهميه |
Ona aynı ciddiyetle davran ve saygı göstermeye devam et. | Open Subtitles | أنْ تعاملها بنفس الوقار والنبل والاحترام الذي عاملتها به دائماً. |
Ben, koşulsuz sevgi ve saygının sadece insan yaşamını kurtarmakla kalmayıp onu dönüştürebileceğinin de bir kanıtıyım. | TED | انا دليل، الحب غير المشروط والاحترام ليس بأمكانه فقط أنقاذ حياة ولكن بأمكانه تغيير حياة |
...yine de saygıda kusur etme. | Open Subtitles | ولكن يجب أن نعامل بعضنا البعض بالتقدير والاحترام |
Ama gizli muhbirlik bir dedektifle güvene ve saygıya dayalı bir ticarettir. | Open Subtitles | لكن المخبر يتقاضى استناداَ على الثقة الطبيعية والاحترام مع ضابط قانوني محدد |
Bulunduğunuz toplulukta bir sorununuz varsa bu ağacın altında şefler veya kabile üyeleriyle bir araya gelerek hem bu soruna çözüm bulmaya çalışıyor, hem de bireyler arasındaki güven ve saygıyı pekiştirmiş oluyorsunuz. | TED | إن كان لديكم خلاف في المجتمع، فإن الالتقاء تحت شجرة اللغو مع رؤساء أو رجال القبائل سيعتبر كمحاولة سلمية لإيجاد الحل لهذا المشكل، وكذا لتعزيز الثقة والاحترام بين أفراد المجتمع. |
Disiplin ve saygıyı öğrenmen gerek. | Open Subtitles | يجب أن تتعلم الانضباط والاحترام. |
Biraz da olsa şefkat ve saygıyı hak ediyor. | Open Subtitles | وهي تستحق نوعاً من الشفقة والاحترام |
- ve saygıyı. - Teşekkürler, Greg. | Open Subtitles | والاحترام - شكراً جزيلاً، جريج - |
Naziklik ve saygı bir şirketin performansını artırmada kullanılabilir. | TED | يمكن استخدام الدماثة والاحترام لتعزيز أداء المؤسسة. |
Birinci fikir: Çalışanların mutlu olduğu organizasyonlarda iki şeyin var olduğunu görürsünüz; güven ve saygı. | TED | الفكرة رقم واحد: في المنظمات حيث الموظفون فيها سعداء ما تجده هو توفر شيئين: الثقة والاحترام. |
Bunun kendini empati ve saygı ile ifade ettiğini görüyoruz. | TED | فاننا نرى بأن هذا الأداء بحد ذاته يقود إلى التعاطف والاحترام |
Eğer beraber yaşamak istiyorsan, aramızda bir dialog ve saygı olmalı. | Open Subtitles | إذا كنت تريد أن تعيش معا, يجب أن يكون هناك حوار والاحترام. |
Evli çiftlerin arasında olması gereken şey sevgi ve saygı. | Open Subtitles | نحن نحب والاحترام بعضها البعض أكثر من اللازم. |
Benim için Ses İşitme Hareketi'nin başarıları empatinin, arkadaşlığın, adalet ve saygının yalnızca kelimelerden ibaret olmadığını, bunların kanaat ve inançlar olduğunu ve inançların dünyayı değiştirebileceğini hatırlatıyor. | TED | بالنسبة لي، فإن إنجازات حركة سماعي الأصوات هي تذكير بأن التعاطف، الزمالة العدالة والاحترام هي أكثر من مجرد كلمات؛ فهي قناعات ومعتقدات وتلك المعتقدات يمكن أن تغيّر العالم. |
saygıda kusur etmek istemem ama Kontes sadece, eserlerinizden kâr sağlamakla ilgileniyor. | Open Subtitles | مع كل الحب والاحترام... ... الكونتيسة مهتمة جداً في تحقيق ربح من عملك. |
Güven ve saygıya dayalı ticaretimize hazır mısın? | Open Subtitles | هل جاهزة للمقايضة بالثقة العمياء والاحترام ؟ |