| Belli oldu ki, kırmızı, beyaz ve mavi kumaşlar müsait değilmiş. | Open Subtitles | تبين أن الأقمشة الحمراء والبيضاء والزرقاء غير متاحه |
| Oteldeki iş ortaklarının, beyaz ve siyah toplarının bunu herkese hatırlatacağına eminim. | Open Subtitles | أنا متأكدة أن كرتك السوداء والبيضاء لجماعة الفندق ستذكر الجميع بذلك |
| Şu siyah, beyaz ve sarı çizgilere bakın. | Open Subtitles | انظروا إلى هذه الخطوط السوداء والبيضاء والصفراء |
| Geçen sene, pembe ve beyaz güller kullanmıştık. | Open Subtitles | العام الماضي، وضعنا الزهور الوردية والبيضاء |
| 13 kırmızı ve beyaz çizgi hala 13 koloniyi temsil ediyor ama yeni bir yöne gidiyor. | Open Subtitles | ال13 أشرطة الحمراء والبيضاء لازالت تمثل المستعمرات ال13, لكنهم يتجهوا لأتجاه جديد |
| Ve sonrasında ise, turuncu, siyah ve beyazlı harika uyarıcı renkleriyle bu toksitenin reklamını yaparlar. | TED | وماتفعله لاحقا، هي أنها تعلن عن هذه السمية عن طريق تلون جميل لكنه تحذيري بهذه الألوان البرتقالية، السوداء والبيضاء. |
| Bira kutusuna benzemiyor, ama tasarım çalışmalarımız kesinlikle hatasız. arpa tasarımı saçaklara kadar çıkıyor, ve saçak görüntüsü doğrudan kutuların kırmızı, beyaz, mavi ve gümüşi renkleriyle oluşuyor. | TED | هو لا يشبه علبة البيرة، لكن التصميم المشهور قطعا واضح تماما. التصميم أنشأ من الإفريز، ثم يأتى شكل الأسنان مباشرة عن طريق علب البيرة الحمراء والبيضاء والزرقاء والفضية. |
| Aynı beyaz ve yeşil iplikleri buldum. | Open Subtitles | لقد وجدتُ نفس الألياف الخضراء والبيضاء |
| Bu geceki siyah ve beyaz top için bir şey bulmam gerek yani kaybedecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | من أجل الكرات السوداء والبيضاء الليلة لذا ليس لدي شيء أخسره |
| Sonra da kırmızı ve beyaz jelibonlarımı yiyeceğim. | Open Subtitles | وسآكل حبات الفول الحمراء والبيضاء الهلامية |
| Bak şimdi kırmızı, gri ve beyaz partiküller oldukça kurak ve tuzlu olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | صحيح، حسناً، إذاً تشير الجسيمات الحمراء، الرمادية والبيضاء إلى بيئة قاحلة ومالحة جدّاً. |