Şuradaki. Sıcak bir arabanın içine oturup bir şüpheliyi beklemem gerekiyor. | Open Subtitles | ذلك الخاتم، عليّ الذهاب والجلوس في سيّارة ساخنة وانتظار أحد المشتبهين |
Her gün okuldan sonra hastaneye koşup... odasında oturup, ev ödevlerimi yapardım. | Open Subtitles | اعتدت على الذهاب يوميا إلى المستشفى بعد المدرسة. والجلوس في غرفته و القيام بواجباتي المدرسية. |
Arabada oturup gözetleme işinde iyi olabilirsin ama ben de meth manyaklarını iyi tanıyorum. | Open Subtitles | ربما تعرف عمل التحريّ الخفي والجلوس في السيارة، لكن أنا أعرف مدمنيّ الميث. |
Diğer kadınlarla oturup tarlaları seyretmem gerek. | Open Subtitles | يجب عليّ الذهاب والجلوس في دائرة مع بقية النساء و نحدّق في الحقول |
Gerçek bir ofiste olsaydım içeri girip, masama oturup iş arkadaşlarımı okşamazdın, değil mi? | Open Subtitles | لو كان مكتب حقيقي، لن يدخل، والجلوس في مكتبي ولن تهتم لزملائي، أليس كذلك؟ |
Ve etrafındaki her şey yok olurken oturup izleyecek. | Open Subtitles | والجلوس في حين يتم تدمير كل شيء من حوله |
Gölgede oturup içmek. | Open Subtitles | شرب، والجلوس في الظل. |