Otobüsün filmi kargo tarama röntgeni ile çekildi. Bu sınırlarda kullanılan bir cihaz. kaçak mal ve uyuşturucu, bomba ve benzer şeyleri kontrol için. | TED | والحافلة مأخوذة بماسح لأشعة اكس للحمولات التي على ظهر السفن، وهي نوع من الماكينات التي توجد على الحدود، التي تتفقد الأشياء المهرّبة والمخدرات والقنابل. |
Köpekler uyuşturucu ve bomba bulabiliyor. Su da bulabilirler. | Open Subtitles | تجد الكلاب المخدرات والقنابل لذا يمكنها إيجاد المياه حتماً |
Fişeklerin kırmızı ışığını bekliyor ve bunu bombalar yapacak. Hayır. | Open Subtitles | إنها تنتظر الصواريخ الحمراء المتوهجة والقنابل التي تصنع ما تعرفه |
- Onları güvenli eve ve bombalara götürüyor. | Open Subtitles | إنه يقودهم إلى المنزل الآمن والقنابل |
Silahların ve bombaların olmadığı ve ve otobüslerin çok hızlı gittiği bir film olmadığı için üzgünüm. | Open Subtitles | انا آسفة انه لم يكن فلم بالمسدسات والقنابل وحافلات تسير بسرعة |
Seni bombalarla beraber her yukarı gönderdiğimde sonuçları düşünmediğimi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظن بأنني لا أفكر في العواقب في كل مرّة أرسلكم بها في مهمة والقنابل مربوطة بمؤخراتكم؟ |
Silahlardan, bombalardan ve elektrikli sandalyelerden hiç hoşlanmam. | Open Subtitles | أنا لا أحب البنادق والقنابل . أو الكراسي الكهربائية |
Son olarak, Çinlileri ok ve bomba yağmuruna tuttu. | Open Subtitles | و أخيرا ، بعد أن تحمل . . الأسهم والقنابل الصينية |
Fleming uyuşturucu ve bomba taşımak için limanları istiyor ama kimse dur demiyor. | Open Subtitles | فيلمينج يريد الميناء لينقك المخدرات والقنابل والناس سوف يسمحون له أن يفعلها |
Kurşun, bomba ve ateş geçirmez ama dokunarak insan cildiyle ayırt edilemez. | Open Subtitles | وهو محصن ضد الرصاص والقنابل ومضاد للحريق لكن لا يمكن تمييز ملمسه عن الجلد البشري |
Bu silah veya tank, mermi veya bomba savaşı değil toplumumuzun her seviyesine etki eden ekonomik bir saldırıdır. | Open Subtitles | إنها ليست حرب أسلحة ودبابات والرصاص والقنابل ولكن هجوم إقتصادي من كل مستوى على مجتمعنا |
Artık tek silahlarımız sosyal medya ve eğitim broşürleri, silahlar ve bombalar değil. | Open Subtitles | كل أسلحتنا الآن هي فقط وسائل الإعلام والكتيبات التعليمية، و ليست المسدسات والقنابل. |
-Sizi her seferinde oraya yolladığımda, kıçınızda bombalar bağlı şekilde. -Sonuçlarını düşünümüyor muyum sanıyorsun? . | Open Subtitles | أتظن بأنني لا أفكر في العواقب في كل مرّة أرسلكم بها في مهمة والقنابل مربوطة بمؤخراتكم؟ |
Kalpler ve zihinler, bombalar ve silahlardan çok daha etkilidirler. | Open Subtitles | القلوب والعقول فعّالة أكثر بكثير من الأسلحة والقنابل |
Silahlara ve bombalara el koydular. | Open Subtitles | أنها حصلت على الأسلحة والقنابل. |
Şehir merkezindeki bir kilisede ve popüler bir striptiz kulübünde bombaların patladığına inanıyoruz... | Open Subtitles | والقنابل تبدو فاسده في مركز كنيسة المدينة على الطريق العام... |
Beni birçok kişi öldürmek istedi.. Oklarla, kurşunlarla, bombalarla... | Open Subtitles | الكثيرون حاولوا قتلي بالعصيّ ، والرصاص ، والقنابل |
Mermilerden kaçmak bombalardan kaçmaktan daha kolaydır. | Open Subtitles | أسهل من إقحام نفسك ما بين الرصاص والقنابل |
Davaya bakan polisleri birkaç yılan ve yangın bombası kullanarak korkutabileceğini mi sandın? | Open Subtitles | هل تعتقد انك ستخيف الشرطة ليبتعدوا عن هذه القضية ببعض الأفاعي والقنابل الحارقة؟ |
Silahlarınızı, cephanenizi, el bombalarınızı kontrol edin. | Open Subtitles | تفحّصوا أسلحتكم الشخصية ، السكاكين والقنابل اليدوية ومخازن الذخيرة الإضافية. |
Neler yaşadık beraber. İlk aşkının füzeden çatışmadan roket sürümlü el bombalarından kurtulup bir kuş sürüsü tarafından ele geçirilmesi. | Open Subtitles | إلامَ يؤول العالم عندما يتخطي حبك الأول النيران والصواريخ والقنابل |