Boş vakitlerinde, evsizler sığınağında çalışıyor ve Meksika yemeği yiyor. | Open Subtitles | في وقت الفراغ تعمل في ملجأ للمشردين وتأكل غذاءً مكسيكياً |
Boş vakitlerinde, evsizler sığınağında çalışıyor ve Meksika yemeği yiyor. | Open Subtitles | في وقت الفراغ تعمل في ملجأ للمشردين وتأكل غذاءً مكسيكياً |
Diyorum ki İtalya'da yaşıyorsun Dickie'nin evinde kalıyorsun, Dickie'nin yemeğini yiyorsun onun giysilerini giyiyorsun. | Open Subtitles | لقد كُنت اقول بأنك في ايطاليا تقطن في منزل ديكي , وتأكل من أكله ترتدي ملابسه و تُنفق من مال والده |
Uyuman için sana bir ev bulacağım... hatta orada yiyecek birşeyler bile bulabilirsin.Anladın mı yavrum? | Open Subtitles | سأجد لك بيت لتنام فيه وتأكل حتى ربّما مع فرصة ضعيفة |
Hepsinden sonra anca yemeye başlayabileceksin. | Open Subtitles | وتخبره بأن يغلق فمه اللعين لدقيقه لكي تجلس وتأكل معدته |
Önüne çıkanı yiyerek, ağaçlar arasında kıvrılıyordu. | Open Subtitles | ,كانت تتلوّى بين الأشجار وتأكل كل شيء في طريقها |
Üç gün boyunca koltuğa oturmuş reklamları seyrediyordu ve kutu bitene kadar mısır gevreği yiyordu ben de ona iş bulmasını söyledim. | Open Subtitles | وتأكل الحبوب من العلبة, لذا طلبت منها أن تبحث عن عمل |
- Gece dışarıya çıkarttım ama üşüdü. - O şey mısır gevreklerimi yiyor.. | Open Subtitles | لقد حصلت عليها فى الليلة الماضية لكنها اصيبت بالبرد وتأكل جميع حبوبى الان.ا |
Maya şekeri yiyor ve onu karbon dioksit ve alkole dönüştürüyor. | TED | وتأكل الخمائر السكر ومن ثم تحوله الى اكسيد الكربون والكحول |
Yırtıcıların, yavruların kokusunu almasını engellemek için, yumurta kabuklarını uzaklaştırıp, çatlamayan yumurtaları da yiyor. | Open Subtitles | ولمنع الضواري من شم صغارها تزيل قشور البيض القديم وتأكل البيض الذي لم يفقس |
Eğer ailede ben olmasaydım, ağaçlarda yaşayıp, meyve yiyor olurlardı. | Open Subtitles | لو عاد الأمر لي لجعلت عائلتي تعيش عارية بين الأشجار وتأكل التوت |
Ve diğer ülkelerde her yeri böcekler yiyor. | Open Subtitles | في الدول الأخرى ترقد الأسر على الأرض وتأكل الحشرات |
Diyorum ki İtalya'da yaşıyorsun Dickie'nin evinde kalıyorsun, Dickie'nin yemeğini yiyorsun onun giysilerini giyiyorsun. | Open Subtitles | لقد كُنت اقول بأنك في ايطاليا تقطن في منزل ديكي , وتأكل من أكله ترتدي ملابسه و تُنفق من مال والده |
Çünkü sen yetişkin bir adamsın ve annenin mutfağında turta yiyorsun. | Open Subtitles | لأنك رجل بالغ تجلس بمطبخ أمك وتأكل فطيرة |
Kafa derimi oyup, yumurtalarını bırakan, ta beynime gelene kadar her şeyi yiyecek olan... | Open Subtitles | تضع بيوضها تحفر خنادقاً في فروةَ رأسي وتأكل ما في طريقها لتصل إلى دماغي |
Sarhoş olup pizza da yiyecek misiniz bari? | Open Subtitles | موعد؟ أنت أيضاً ستثمل وتأكل بعض البيتزا؟ |
Avına ulaşır ve asılı olan şeyi yemeye başlar. | Open Subtitles | تسحبه لأعلى وتأكل ما يتدلّى بآخره. |
Burada oturup bunları yiyerek TV izlemenize izin vermemişlerdir. | Open Subtitles | حصلت على الترخيص للمجيء في هنا وتأكل غذاء هؤلاء الناس ويشاهدون تلفزيونهم؟ |
Yazlarını burada geçiriyordu herhâlde. Sahilde uzanıp dondurma yiyordu. | Open Subtitles | من المحتمل قضت فصول صيفها هنا تتسكع على الشاطئ, وتأكل الأيسكريم |
Saçmaları temizleyip, etrafını yesen olmaz mı? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تزيل الرصاصة وتأكل ما حولها؟ |
Tanrım, şu yemeğini yiyip, susar mısın? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تخرس وتأكل طعامك اللعين |
kargalar gidip makarayı geri sarıyorlar ve balık veya yemleri yiyorlar. | TED | تحوم الغربان، وتهبط الى أسفل، وتأكل الأسماك أو الطعم. |
Birkaç yatırım bankacısıyla tenis oynayacaksın yanmış makarna ve peynir yiyeceksin. | Open Subtitles | ستلعب الاسكواش مع بعض المصرفيين وتأكل المكرونه المحروقه |
Uydu Beş'te çalışırsın, yersin ve uyursun, hepsi aynı katta. Bu kadar. | Open Subtitles | في القمر خمسة ، تعمل وتأكل وتنام فينفسالطابق. |
Insanlar bize sahne arkasına evde yaptıkları yemekleri getirirlerdi ve bizi besleyip bizimle yerlerdi. | TED | الناس تأتي بالطعام المطبوخ في المنزل لنا خلف الكواليس في جميع أنحاء العالم وتطعمنا وتأكل معنا. |