Dış tarafı kütüklerle kaplanmıştır ve bunların bazıları oldukça büyük ve ağırdır. | Open Subtitles | على أسفل جانب المجرى تصطف عليه الجذوع .. بعضهم كبير وثقيل جداً |
Beşik alacaksan sandığı da alman lazım. Büyük ve ağırdır. | Open Subtitles | إن كنت ستآتي بمهد، فستأتي بالصندوق، إنه كبير وثقيل |
Bu yüzden de büyük ve ağırdır. | Open Subtitles | كبير وثقيل |
İşte bu bizim tam da aradığımız şey. Eğer uzun ve ağır bir şeyi çekmek istiyorsak | TED | وهذا بالضبط ما نبحث [عنه] إن أردنا جر شيء طويل وثقيل. |
Çamur çok kalın ve ağır, Canavarların gelmesini engeller. | Open Subtitles | "الوحل سميك وثقيل جدًا لدرجة يمنع الوحوش من الخروج". |
Bir telefonun, birini bayıltacak kadar dayanıklı ve ağır olması gerektiğini söyler durur. | Open Subtitles | "ويقول " هذا ما يفترض أن يكون عليه الهاتف غير قابل للتلف وثقيل" "بما فيه الكفاية لضرب شخص ما |
- Gerçekten büyük, Jack! - ve ağır! | Open Subtitles | هو متأكد ياجاك انه كبير وثقيل! |
- Gerçekten büyük, Jack! - ve ağır! | Open Subtitles | هو متأكد ياجاك انه كبير وثقيل! |
Ve kısacası, yanına büyük ve ağır birşey vereceğim. | Open Subtitles | لذا انا أُفضل شئ كبير وثقيل |
Yaban arıları özel olarak büyük ve ağır gövdeye sahiptir ve onlar için uçmak ciddi bir gayret gerektirebilir. | Open Subtitles | يمتلك (النحل الطنان) بشكل خاص جسم ضخم وثقيل والطيران بالنسبة لها عمل مرهق جدا. |
Sert ve ağır birşey. | Open Subtitles | شيء حادّ وثقيل. |