Şehir dışına çıkamayız, yüzlerimizi gördüler çünkü. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نبقى هاربين ذلك الشخص قد رأى وجوهنا |
yüzlerimizi bildiklerinden, içeri girmemiz çok zor olacak. | Open Subtitles | اذا تعرفوا على وجوهنا فلن نتمكن من الدخول |
Yaptıkları aşağı yukarı buraya kadar gelip yüzümüze karşı sizden ebeveyn olmaz demekti. | Open Subtitles | جميل جداً لـ حضروهم هنا و أخبارنا في وجوهنا أننا سنكون آباء فاشلين |
Birincisi hayatta, şöyle ya da böyle bir şekilde, yüzümüze dövme yapmaya kalkışan insanlarla karşılaşabiliyoruz. | TED | أولها أنه في الحياة نصادف الكثير من الناس الذين، بطريقة أو بأخرى، يحاولون وشم وجوهنا. |
Yani eğer saatte 40.200 km hızla koşarsak, sürtünmeden oluşan ısı yüzümüzü yakacaktır. | TED | ذلك، إذا ركضنا بسرعة 25000 ميل في الساعة فإن الحرارة المتولدة من الاحتكاك سوف تحرق وجوهنا |
yüzlerimiz aynı hizaya gelmediği için çenem sürekli onun burnuna çarpıyordu. | Open Subtitles | حَسناً، وجوهنا لَمْ يُسطّرْ حقَّ... لذا إستمررتُ بضَرْب ذقنِي على أنفِها. |
Aslında yüzümüzde ve parmaklarımızda yaşayan binlerce mikroskopik canlıyı hissediyorsunuz. | TED | انت في الحقيقه تشعر بالآف المخلوقات المجهرية التي تعيش على وجوهنا واصابعنا. |
Morötesi ışınlar aşağı gelip, buza çarpıp geri yansıyarak gözlerimizi kuruttu, yüz derimizi soydu. | TED | تهبط الأشعة فوق البنفسجية، تصدم الجليد وترتد لتؤذي عيوننا، وتسلخ جلد وجوهنا. |
Biz bütün işlerimizi polis kimliklerimizi taşıyarak yapıyoruz. Üstlerinde isimlerimiz ve resimlerimiz var. Yani yüzlerimizi saklayamayız. | Open Subtitles | كلنا عملنا ونحن نحمل بطاقات الشرطة بأسمائنا وصورنا لذا نحن لا نستطيع إخفاء وجوهنا |
Bizleri görmemeleri için yüzlerimizi sakladık. | Open Subtitles | صادفنا حشد يقومون بالإعدام خفضنا وجوهنا تجاه الأرض |
Bu senaryoda çocukları öldürmek zorundayız çünkü yüzlerimizi gördüler. | Open Subtitles | في هذا السيناريو علينا أن نقتل الأطفال لكي لا يرون وجوهنا. |
Tek bir fikir, kişisel değil, bu yüzden yüzlerimizi göstermiyoruz, bu yüzden isimlerimizi vermiyoruz. | Open Subtitles | إنَّه صوتٌ واحد , و ليسَ مجموعةَ أصوات , ذلك هو السبب أننا لا نظهر وجوهنا, و أيضاً ذلكَ هو السبب أننا لا نعطي أسمائنا. |
Hangimiz etendi, hangimiz değil, yüzümüze bakıp kimse bilemez. | Open Subtitles | ولا يمكن التمييز بين أن نكون من وجوهنا بالنسبة للإنسان أو السيد. |
Her şey yüzümüze gözümüze bulaşır. Susie, sen Oswald hakkında ne buldun? | Open Subtitles | سينفجر الموضوع في وجوهنا سوزي , ماذا وجدتى عن أوزوالد ؟ |
yüzümüze vuran günışığı ile uyanacağız. | Open Subtitles | سنستيقظ في صباحٍ باكر والشمس تغطي وجوهنا.. |
yüzümüzü ekranlardan ayırmayıp çevremizde neler olduğunu göremeyecek miyiz? | TED | هل سنعلق في الشاشات حيث لا ترى وجوهنا العالم من حولنا؟ |
Ünlü yüzümüzü gizlemek, işte kardeşler bunun içindir. | Open Subtitles | لهذا السبب هؤلاء الرجال موجودين لكي يحموا وجوهنا المشهورة |
yüz ifadelerimizin duygularımızı yansıtmaları gerekir ama iletişim sadece diğer kişi yüzümüzü doğru okuyabiliyorsa gerçekleşir. | Open Subtitles | من المفترض أن تعبيرات وجوهنا تقوم بتوصيل مشاعرنا لكن التواصل لا يحدث إلا لو قرأ الشخص الآخر وجهنا قراءة صحيحة |
Bilirsin, garip olan eğer senin ve benim güzel yüzlerimiz kanla kaplanıp betona bastırılırsa ortaya çıkan sonuç bazı yerlerde kan varken bazı yerlerde olmayacağıdır. | Open Subtitles | تعلمين .. الشئ الغريب هو أذا كنت أو انا لدينا وجوهنا الجميلة |
Bu şey yüzümüzde patlamadan seni uyarmadığımı söyleme sakın. | Open Subtitles | لا تقل بأنّي لم أحذّرك من هذا الشيء . الذّي سينفجر في وجوهنا |
yüz ifadelerimiz diğer insanlarda da yüz ifadesi oluşmasını teşvik eder. | Open Subtitles | تعبيرات وجوهنا تشجع تعبيرات وجوه الآخرين |
Eskiden suratımıza tükürürlerdi. | Open Subtitles | لقد كانوا يبصقون على وجوهنا نحن الإيطاليون. |
yüzümüz fazlasıyla önemlidir. çünkü o diğer herkesin gördüğü dış görsel parçamızdır. | TED | وجوهنا في غاية الاهمية لأنها الجزء الخارجي المرئي الذي يراه أي شخص آخر. |
Bu yüzden, kendimizi dünyaya yansıtmaya çalışırken Yüzümüzün görünümü bizim için hayatidir. | TED | لذا مظهر وجوهنا امر حيوي بالنسبة لنا ونحن نحاول تقديم انفسنا للعالم. |
Ne zaman ailesi gelipte suratlarımızı lazerletip kristale koydurduk, o zaman işin ciddiye bindiğini anladım. | Open Subtitles | عندما جاء أبواها لزيارتها وكنا قد رأينا وجوهنا مطبوعة على البلور علمت بأن الاشياء ستكون اكثر جدية |
Bir aydan fazladır bu iş peşindeyiz ve şu an elimizde hiç bir şey yok. | Open Subtitles | بعد شهر أو أكثر من العمل الشاق وكل مانحصل عليه هو بيضة في وجوهنا |