Bu gece o koruluğun içinde tekrar kaybolacağımı biliyorum. Biliyorum işte. | Open Subtitles | أعرف أنني سأتيه مجدداً في تلك الأدغال الليلة، أعرف ذلك وحسب |
Bu arada, araca ihtiyacınız olursa, işaret edin yeter. | Open Subtitles | وإن إحتجتما إلى توصيلة، اشر بإبهامك وحسب |
biraz karışık dostum,öylece dalamazsın. Kimse sana saygı duymaz, o saygıyı kazanman lazım. | Open Subtitles | الأمر معقد , لن تغوص هكذا وحسب لا حد يحترمك دون كسب الإحترام |
Yıllardır beyin tümörüne anksiyete olarak yanlış tanı koyulmuş üniversiteden bir arkadaşım var. | TED | إحدى صديقاتي من الجامعة، تم تشخيص ورمها الدماغي على أنه مجرد قلق وحسب. |
Hayır. Yeterince iyiymiş. Kabul edelim gitsin. | Open Subtitles | كلاّ, إنّه ضخمُ جداً لماذا لانقبل بها وحسب ؟ |
Bu sadece Dubai'de değil, dünyadaki bütün büyük şehirlerin karanlık sokaklarında böyle. | TED | ليس في دبي وحسب إنه الجانب المظلم لجميع المدن الكبرى في العالم |
Sanırım biraz paslanmışım. Bunun beni bu kadar etkileyeceğinizi düşünmedim. | Open Subtitles | أظن بأنني صدأة وحسب لم أفكر بأنه سيصيبني مثل هذا |
Neden sana sadece söylemiyorum ki? 5 kabilyon dolar işte. | Open Subtitles | لماذا لا أخبرك بهذا ، وحسب أنا 5 كابليون دولار |
Buradan başlıyorum işte. Senin hakkındaki her şeyi bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أنا أبدأ وحسب هنا أريد أن اعرف كل شيء عنك |
İşte Yeni Dünya'nın yarattığı adam bu. | Open Subtitles | نعم، لننظر وحسب إلى ما صنعه العالم الجديد |
Kalkıyorum, Mom. Öğle yemeğimi hazırlasan yeter. | Open Subtitles | سأنهض يا أمي، ضعي صندوق الطعام في يدي وحسب |
Ama sadece ödevime yardım etsen yeter. | Open Subtitles | أجل، ولكني بحاجة للمساعدة في واجبي المدرسي وحسب |
bir maça çıksa bile yeter. | Open Subtitles | سيكون من الجيد له ان يتنافس في مبارة واحدة وحسب |
Ya geri gelmek istemiyorsa, biz onu öylece geri getirdik. | Open Subtitles | نحن لا أدري ما إذا كان يريد العودة انتزعناه وحسب |
Buradaki işimi öylece bırakıp gidemem. Bu iş benim için çok önemli. | Open Subtitles | لا يُمكنني الهرب وحسب من عملي هُنا، فهذه الوظيفة مُهمّة جداً لي. |
Çocuğum, oğlum orada öylece yatıyor ve bazı cevaplar istiyoruz. | Open Subtitles | إبني، إبني الصغير يرقد هناك وحسب ونحن بحاجة إلى إجابات |
Fakat bunun kötü olmadığını değil, yeni bir şey olmadığını söylüyorum. | TED | لكني لا أقول أن ذلك سيء، أقول وحسب أنها ليست جديدة. |
Demek ki bu onun için önemli bir şey, oraya gidelim de hallolsun gitsin. | Open Subtitles | واضح أن هذا موضوع مهم بالنسبة لها لذا، لنذهب هناك وحسب لننتهي من الأمر وحسب |
- O beni kötü zamanımda yakaladı ve ben de kandım. | Open Subtitles | إنه وحسب تمكن من الإمساك بي في أوقات حرجة وأنا أستسلمت |
Hem, Rusya patlamaya hazırdı. Biz sadece bunu biraz hızlandırdık. | Open Subtitles | بالإضافة إلي أن روسيا مستعدة للإنفجار لقد أعطيناها دفعة وحسب |
Bu çalışmalara başladığımızda pek yaratıcı değildik, bu yüzden sadece jeton olarak isimlendirdik. | TED | لم نكن مبدعين جدا وقت بدءنا هذه التجارب، لهذا سميناها العملة الرمزية وحسب. |
Öyle görünüyor ki sen sadece Agra'ya değil ülkeye de yabancısın! | Open Subtitles | يبدو أنك لست جديداً على آغرا وحسب بل على البلادِ أيضاً |
Projenin diğer bölümleri ve aksaklıkları hatırlanmayacak olmanın da ötesinde tamamen ortadan kalkacaktı. | Open Subtitles | أما ما حدث بالمشروع وفشله ،فلم ينسى وحسب بل تلاشى من الوجود تماما |
Clark eğer burayı değiştirmek istiyorsan tek yapman gereken söylemek. | Open Subtitles | لو كنت تريد تزيين المكان، كان عليك أن تطلب وحسب. |
Bu tür e-postalardan nefret ediyorum, hemen silmek istiyorsunuz ama sonra, bir parçanız merak ediyor ya gerçekten bir şey varsa? | Open Subtitles | أكره تلك الأشياء المتسلسلة ترغبين أن تلقي بهم وحسب لكن حينها، جزء منك يتسائل ماذا لو أن بها شيء من الحقيقة؟ |
Sen yok dedin, beni kollarına aldın ve yalnızca özel olduğumu söyledin. | Open Subtitles | وقلتي لي إن هذا غير صحيح وحضنتيني وقلت لي إنني مميز وحسب |