Bunu yapıyor olmam gerektiğini biliyor olmaktan daha güçlü bir şey yok. Çünkü korkmuyorsun, hayatını yaşamaya devam ediyorsun | TED | ليس هنالك شيء أقوى من ذلك وهو أن تعرف بأنك قصدت هذا وذلك لأنك لم تعد خائفاً ، واستمرت حياتك |
Çünkü, kendinizi ve ilişkinizde kazandığınız veya kaybettiğiniz şeyi düşünmeyi bırakmaya ve ne vereceğinizi düşünmeye başlarsınız. | TED | وذلك لأنك تتوقف عن التفكير في نفسك وماذا تكتسب أو تخسر في علاقتك، وتبدأ في التفكير في ما لديك لتقدمه. |
Çünkü FTL şifresi için Parkashoff'un DNA'sı lazım. | Open Subtitles | وذلك لأنك تحتاجين الحمض النووى لباركاشوف لقراءة شفرة الـ إف تى إل |
Evet. Çünkü cep telefonu sana sadece annen veya baban geç kalırsa... | Open Subtitles | حسناً، وذلك لأنك فقط أنتي من يريد الهاتف الخلوي. |
Arkadaş olarak Çünkü, biliyorsun, ilk başladığımda benim yanımdaydın. | Open Subtitles | كصديقة وذلك لأنك كنت معي حين بدأت هذا العمل |
Gerçekten öyle oldu Çünkü kimyasal sızıntıyı sen ayarladın. | Open Subtitles | وذلك لأنك من قام بتسريب المواد الكيماوية |
Tema ve varyasyonlar, belirli bir entellektüel faaliyet gerektiren biçimlerdendir. Çünkü her zaman varyasyonları aklınızdaki tema ile karşılaştırırsınız. | TED | الفكرة والتغيير هي احد تلك الاشكال التي تتطلب نوع معين من النشاط الذهني وذلك لأنك دائما ما تقارن التغيير مع المواضيع التي في ذاكرتك |
Bu çok karışık bununla iftihar etmiyorum iyi Çünkü sen mutlu olmayı haketmiyorsun | Open Subtitles | ...كان الامر معقدا انا لست فخورا بذلك جيد ، وذلك لأنك لا تستحق ان تكون سعيدا |
Çünkü o kişiyi tekrar görememekten korkuyorsun. | Open Subtitles | وذلك لأنك خائف أنك لن تستطيع... أبدا رؤيتهم مجددا |
Çünkü öyle olmadığını bilmiyorsun. | Open Subtitles | وذلك لأنك لا تعلمين بأنها ليست كذلك. |
Çünkü balık pazarında hiç gözetiminiz yok. | Open Subtitles | وذلك لأنك لم تراقب سوق السمك. |
Çünkü sen onun... | Open Subtitles | وذلك لأنك هنا.. |
Buydu Çünkü birleşme yerin ağrıdı. | Open Subtitles | حسناً، وذلك لأنك كنتي متعبة. |