Gördüğünüz gibi, parmaklıklar ardında çocuklarını ne kadar özlediğini ve sevdiğini göstermek için yapabileceği fazla şey yok. | TED | ترون، لم يمتلك الكثير ليقدمه وراء القضبان للتعبير عن اشتياقه وحبه لأطفاله. |
Sefil hayatlarının geri kalanını parmaklıklar ardında geçirecekler. | Open Subtitles | الذين سيمضون ما تبقّى من حياتهم البائسة وراء القضبان |
Ve onu veya onları hapse atacak olan adam eğer benimle konuşursan. | Open Subtitles | و وضعه أو وضعها أو وضعهم وراء القضبان إن كنتِ ستتحدّثين إليّ |
O yüzden şu anda parmaklıklar arkasında. | Open Subtitles | هذا هو السبب في انه وراء القضبان ونحن نتكلم. |
Umarım parmaklıkların arkasında kalmak büyümene yardım eder, aynen babanda olduğu gibi. | Open Subtitles | ربما بعض الوقت وراء القضبان سوف تساعدك على النضج كما كان والدك |
Reed üzerinde sürekli takipte olacağız siz de onu tekrar parmaklıklar arkasına koyacak bir yol bulun, Avukat Hanım. | Open Subtitles | لم يكن لدينا لمحاولة قضيتها. سيكون لدينا مراقبة مستمرة على ريد، وسوف تجد وسيلة لوضعه وراء القضبان مرة أخرى، |
Bir hiç uğruna tüm ömrümü Parmaklıkların ardında tükettim. | Open Subtitles | أنا لم اقضي أغلب حياتي وراء القضبان من أجل لاشيء |
Beni parmaklıkların ardına koymak için para aldın. | Open Subtitles | أخذت النقود لتضعني وراء القضبان |
Hımm parmaklıkların arkasından çok daha zor olacak. | Open Subtitles | حسنا، وسيكون الأمر أكثر صعوبة من وراء القضبان |
- Günü atlattık. Bu planın arkasındaki kişiler şu an parmaklıklar ardında. | Open Subtitles | لقد نجحنا في مهمتنا اليوم والمسؤولان عن هذا وراء القضبان |
Hayatının geri kalanını parmaklıklar ardında geçirebilme gerçeğiyle karşı karşıya kalmıştı. | Open Subtitles | انه يواجه مصيره الآن بقضاء بقية حياته وراء القضبان |
Sen mahkemede suçlu bulunup hayatının kalanını parmaklıklar ardında geçirmek üzere olan tutuklu bir sanıksın. | Open Subtitles | أنت متهم في السجن على وأشكت أن تخسر أمام المحكمة وستقضي بقية حياتك وراء القضبان |
Hayatımı onun gibi sapıkları hapse atmaya adadım ben. | Open Subtitles | لقد كرست حياتي لأزج بالمنحرفين وراء القضبان |
Ve diğer teröristleri hapse atmak için kızınızın hayatını parçalamak zorunda kaldıysak üzgünüm. | Open Subtitles | وأنا آسف إذا كان علينا أن نأخذ ابنتك الحياة كجزء بغية وضع الارهابيين الاخرين وراء القضبان |
Normalde hapse girdiğinden emin olurdum. | Open Subtitles | عادةً، كنتُ سأحرص على كونكِ وراء القضبان. |
Senin o gücünü elinden alıp herhangi bir suçlu gibi demir parmaklıklar arkasında görmekten daha fazla bir şey beni mutlu edemez. | Open Subtitles | وليس هناك شيء من شأنه أن يسعدني أكثر من أن أراك تتنحى. وراء القضبان مثل أي جاني. |
Gelecek sene bu zamanlar, tatili parmaklıklar arkasında geçirebilirim. | Open Subtitles | السنة القادمة نفس هذه اللحظه قد أقضي العطلات وراء القضبان |
Hayatının geri kalanını parmaklıkların arkasında çürüyerek mi geçirmek istiyorsun? | Open Subtitles | أتريد أن تتعفن وراء القضبان بقية حياتك. ؟ |
O başlıklı kişiyi sadece parmaklıkların... arkasında görebilir. | Open Subtitles | لن ترى شخصيّة العباءة إلّا وهو وراء القضبان |
Hiç seçeneğin yok. Ait olduğun yere parmaklıklar arkasına dönüyorsun. | Open Subtitles | سوف تعود وراء القضبان حيث تنتمى. |
Parmaklıkların ardında olabilirdi ancak kesinlikle hücre hapsinde değildi. | Open Subtitles | هو قد يكون وراء القضبان لكنه لم يكن بالحبس الأنفرادي |
Beni parmaklıkların ardına koymak için para aldın. | Open Subtitles | أخذت النقود لتضعني وراء القضبان |
Ya bana şimdi yardım edersin, ya da parmaklıkların arkasından yardım dilenirsin. | Open Subtitles | ،تستطيع الأن مساعدتى بدلاً من ذلك أو أنك ستطلب المساعدة فى وقت لاحق من وراء القضبان |
Kendini onun yerine koy. 24 saat hapiste kalacağımı sanıyor. | Open Subtitles | ضع نفسك في موقفه. وقال انه يعتقد لال 24 ساعة القادمة وأنا وراء القضبان. |
Evet, öyleyse D'Andre bundan böyle doğayı parmaklıklar ardından izleyecek. Memura saldırıdan. | Open Subtitles | أجل ، سوف ترى (أندريه) بشكل طبيعي وراء القضبان من الآن فصاعداً لإعتدائه على ضابط |
Kötü adamları parmaklıkların arkasına tıkarak tabii ki. | Open Subtitles | من خلال وضع الأشرار وراء القضبان أنا أعمل من أجل لقمة العيش، يألهي |