Bana hep soğuk-yardım ve cips getiriyordu. | Open Subtitles | وكانت دائما تخدم لي كوول الاسعاف ورقائق البطاطس. |
Balık ve cips istiyorum, Bunların tatları Tamamıyla boka benziyor. | Open Subtitles | أريد سمكًا ورقائق البطاطا. إن هذا طعمه كالقذارة. |
Bu yoğun sabah nefesi. Peynirli cips ve bira. | Open Subtitles | ياله من نفس حاد على الصباح جعة ورقائق بطاطس بالجبن |
Kazanırsak kutlamak için çikolata parçalı dondurma al. Patates kızartması. | Open Subtitles | سأحضر لك مثلجات للاحتفال بالفوز ورقائق البطاطا. |
Dondurmam da hem çikolatalı, hem de çikolata ve kurabiye parçalı olsun. | Open Subtitles | ونكهة المثلجات شيكولاتة ورقائق الشيكولاتة والكعك المحلاه |
Çok karmaşık olan alarm sistemlerinde baypass yapmak için cam kesicisi, folyo yaprağı ve silikon gibi düşük teklojik aletler kullanmış. | Open Subtitles | ورقائق القصدير والسيلكون ليتجنب بعض نظم الإنذار المعقدة جداً. |
Arayıp biraz bira ve cips almasını istedim. | Open Subtitles | وطلبتُ منها إحضار بعض البيرة ورقائق البطاطس إلى البيت |
Az önce bu dipsiz sürahi ile bira ve sınırsız cips söyledim. | Open Subtitles | طلبت تواً هذا الوعاء الكبير من البيرة، ورقائق البطاطا المغرّقة بالجبن |
Tuna sandwich ve cips çikolatlı bisküvi ve şekersiz kahve | Open Subtitles | شطيرة تونة ورقائق البطاطس بعض، و بسكويت الشوكولا والقهوة، لا سكر. |
Peki, Salata, döner ve cips alabilir miyim? | Open Subtitles | حسن ، هل أستطيع الحصول على شطيرة ورقائق البطاطس ؟ أحضر السلطة |
Bir adet Snapple ve cips. | Open Subtitles | أنا أعتقد أن هذا هو مناسبة خاصة سنابل واحد ورقائق |
Dokuz top, büyük cips ve krakerler. | Open Subtitles | تحصلين على تسع كرات ورقائق كبيرة ومقرمشات نعم، أعلم |
Gidip bize biraz meze ve cips alayım. | Open Subtitles | أنا انتزاع لنا بعض، اه، جاك ورقائق البطاطس. |
Ne servis ederseniz edin, çikolatalı puding ve patates cips aşermelerimi tatmin edeceğinden şüpheliyim. | Open Subtitles | أيا كان ما تقدمه ، أشك من أنه سيرضي إشتهاء حملي لبودينغ الشيكولاته ورقائق البطاطس |
"Balık ve cips" bol sirkeli mi? | Open Subtitles | "سمـك ورقائق بطاطا" ، مـع الكـثير من الخـل؟ |
Sevgili günlük, okuldayken sadece cips ve çikolatayla beslendiğim için annemin dolabından yaptığım tüketimler tavan yapmıştı. | Open Subtitles | "مذكراتيالعزيزة,لأننيأعيشبقطع الشوكولاتة ورقائق البطاطس في الكلية" "فمستوياتإستهلاكيمن خزانة أمي قد تضاعفت " |
Dondurmam da hem çikolatalı, hem de çikolata ve kurabiye parçalı olsun. | Open Subtitles | ونكهة المثلجات شيكولاتة ورقائق الشيكولاتة والكعك المحلاه |
Çikolata parçalı bisküvili pasta. | Open Subtitles | إنها بنكهة الشوكولاته ورقائق البسكويت. |
...yani hoparlör kablosu ve alüminyum folyo ile neredeyse gezegeni yok etmiş olman. | Open Subtitles | كنت وشيكاً من تدمير الكوكب بأكمله بكابل مكبر الصوت. ورقائق الألومنيوم |
folyo kağıdı da sinyali mi karıştırıyor? | Open Subtitles | ورقائق المعدن تشوّش الإشارة؟ |