ويكيبيديا

    "وزاد" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • ve
        
    • daha da
        
    Bu durum seyirciye tahminler yaptırıp onun gerçek üstü dünyasının ve esrarengiz karakterlerinin büyüsüne kapılmaya iter. TED هذا أبقى الجمهور باحثًا عن أجوبة، وزاد انبهارهم بعوالم مسرحياته السريالية وشحصياتها المليئة بالغموض.
    Bu yol bize zalim, pusucu, derinleşen bir kutuplaşma ve hatta şiddet feveranları getirdi. TED جعلنا هذا الطريق متوحّشين، قنّاصين، وزاد من حدة القطبية، حتى أنه تفرّع ليصبح عنفاً.
    [El çırpma sesi] ve sesleri yükseldi, yükseldi, yükseldi, çok şiddetli bir şekilde tam üzerimize doğru. TED تصفيق وزاد الصوت اعلى واعلى حتى حلقت فوقنا
    Bu gençler, dans, resim ve diğer amatör aktivitelerimizi yaptığımız yerde çalışmaya başladılar ve müzik sanatı için büyük özveri gösterdiler. Open Subtitles هؤلاء الأولاد سيعرضون الحب الإستثنائى ، لفن الموسيقى وزاد عملنا ثراءً ، مشاهد الهواة
    Yapılan kazıda tarihi Roma paraları ortaya çıkınca daha da kötüleşti. Open Subtitles وزاد الأمور سوءً حينما إكتشفوا كنز من عملات معدنية رومانية قديمة أثناء التنقيب.
    Ama biraz fedakarlıkla yüz altının azaldı ve denge oluştu böylece... Open Subtitles ولكن بتضحية فربما أتدبّر القول، بأن مئة للأسفل ... وزاد التوازن...
    Doğanın kanunlarına burnumuzu sokmamız bu ana değişmezlerin bozulmasını hızlandırdı ve yumuşak noktaların sayısını arttırdı. Open Subtitles التطفّل على قوانين الطبيعة، سرّع من تضاؤل هذه الثوابت الأساسية وزاد من عدد النقط اللينة.
    Ama 2008'de, bankacıların oluşturduğu tüm karmaşık kredi ve borç sistemi çöktü, ve dev finansal kuruluşlar iflasla karşılaştığından büyüyen bir panik vardı. Open Subtitles ولكن في 2008، انهار النظام المعقد للائتمان والقروض الذي عملت البنوك على بنائه وزاد الهلع عندما بدأت مؤسسات مالية عمالقة
    Şu an, Bayan Counts ve kütüphaneci meslektaşlarının hepsi çizgi roman savunmasında ön sıralarda yer alıyor. Tam olarak 80'lerin başından beri, bir okul kütüphanesine ait dergi makalesinde kütüphanede var olan grafik romanların kullanımlarının %80 oranında arttığını ve çizgi roman dışı malzemelerin yayılımının da yaklaşık %30 arttığını açıklamıştır. TED الآن الآنسة كاونتس وكل زملائها في المكتبة دومًا ما يكونون في مقدمة دعم القصص المصورة، فعلًا فمنذ بداية الثمانينيات، عندما ذكر مقال صحفي عن المكتبات المدرسية أن مجرّد وجود الروايات المصورة في المكتبة زاد استعمالها بنسبة 80 في المئة وزاد استعمال المواد الأخرى غير القصص المصورة بما يقارب 30 في المئة.
    Birkaç yıl önceki kuş gribi salgınını düşünürseniz virüs bulaşan insan sayısı arttıkça virüs kapan insan sayısı arttı ve virüs daha da hızlı yayıldı ve yetkililer olayla başa çıkana kadar da bu sürdü. TED إذا فكرت في أمر وباء إنفلونزا الطيور الذي حدث منذ بضعة أعوام، كلما زاد عدد المصابين بالعدوى، زاد عدد المرضى وزاد انتشار الفيروس قبل تمكّن السُلطات من السيطرة على الأحداث.
    Bir kaloriferin uzun borulara sahip olmasının nedeni de aynıdır, yani ısıyı yayabilmek için hacme göre yüzey alanını artırmak için. Bacaklar bir sarkaç gibi olduğundan, son haddinde uzun ve ince olan bacaklar, hareket için daha iyi enerji verimi sağlar. TED ولنفس السبب نجد لفائف طويلة في المُبرد، لزيادة مساحة السطح مقارنة بالحجم بهدف إخراج الحرارة، ولأن السيقان كبندول الساعة، فكلما زاد طولها وزاد نحولها عند الأطراف، أصبحت موفرة أكثر للطاقة للدوران.
    Uyuşturucular hiç olmadığı kadar ucuz ve yaygın, uyuşturucu kullanımı da tüm dünyada artmış durumda. TED فالمخدرات أصبحت أرخص ومتاحة بشكل أكثر من ذي قبل. وزاد استهلاكها بشكل عالمي .
    Otomasyon bizim zamanımızı boş bırakırken yeni ürün, fikir bulabilir veya zamanımızı alan ve tüketime teşvik eden, dikkatimizi çeken yeni hizmetler keşfetmek gibi yapabileceğimiz şeylerin kapsamını arttırır. TED بما أن التشغيل الآلي حرّر عصرنا، وزاد من نطاق ما هو ممكن، قُمنا باختراع منتجات جديدة وأفكار جديدة وخدمات جديدة تستحوذ على انتباهنا، وملء وقتنا وتحفيز الاستهلاك.
    Her şeyin alevler tarafından yutulmasını ve kararmasını, değişmesini görmek özel bir zevkti.'' Fahrenheit 451 keyifli alevlere ve daha öncesine açılıyor, alevlerde nelerin olduğunu öğreniyoruz. TED وزاد من سروري رؤية الأشياء تؤكل، رؤية الأشياء تسوَد وتتغيّر." فهرنهايت 451 تفتح في نار هادئة، وقبل مضيّ وقتٍ طويل، نتعرّف على ما يحدث في النيران.
    Evdeyken iş hakkında ne kadar düşünürsek o kadar uyku bozuklukları yaşıyoruz, daha sağlıksız yiyecekler yiyoruz ve daha kötü bir modda yaşıyoruz. TED فكلما اجتررنا العمل في المنزل، زادت قابليتنا إلى التعرض إلى النوم المتقطع، وزاد ميلنا لطعام غير صحي، وزادت حالة مزاجنا السيئة.
    Lidokan miktarını artırmış, ve kanunen bunu sadece bir doktor yapabilir. Open Subtitles وزاد سرعة تنقيط السيد "بروكس"، وبموجب القانون لا يمكنه ذلك إلا الطبيب.
    ve tabi yıllık kazancını da ekler hariç 980.000 dolara yükseltmiş. Open Subtitles وزاد الراتب إلى 980 ألف دولار بعد خصم الضرائب...
    Kilo almış,sakal bırakmış ve saçlarını uzatmış. Open Subtitles وزاد وزنه ونمت لحيته وتقف عن قص شعره
    ve Clay... seviyorsun ama büyüdüklerinde seni terk ediyorlar. Open Subtitles وزاد الطين بله... انى لا اعرف . ربيت طفلا وأحببته...
    ve hamileliğiyle birlikte daha da kötüleşmiş. Ama sence de doğmak üzere olan bir bebeğin alınması... Open Subtitles وزاد للأسوء بسبب الحمل - .. لكن هل تعتقدين انه سيء بما يكفي -

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد