Doktor bir arkadaşımla görüşmeye gittim. Ona nasıl yapabilirim diye sordum. | TED | فذهبت للتحدث إلى طبيب صديق وسألته كيف يمكن أن أفعل ذلك |
Gidip ona doğru mu diye sordum. Hayır dedi. | Open Subtitles | لذا ذهبتُ إليه وسألته إن كان ذلك صحيحاً , و أجاب بالنفي |
Onu içerken gördüm ve bir içki ister mi diye sordum ona. | Open Subtitles | أنت بخير ؟ رأيته يشرب وسألته ما إذا أراد أن يشرب |
ve ona ne kadar uzun süre havasız nefes almadan kalabileceğimi sordum. | TED | وسألته ، كم هو ممكن أو كم استطيع الإستمرار من دون هواء |
Şimdi, bu inanılmaz gibi geliyor, Bir keresinde bir Papuan adamıyla tanıştım, ve ona bunun | TED | كما هو من المذهل سماع هذا، فإني قابلت مرة مواطن غيني، وسألته هل من الممكن أن يكون هذا صحيحاً. |
ama giderken mühendise yaklaştım ve sordum: | Open Subtitles | واقتربت من المهندس عندما كان على وشك وسألته: |
ve ona Noel için ne almam gerektiğini sorduğumda bana önerdiği şarap, '94 du Bellay oldu. | Open Subtitles | وسألته ماذا أهديك للكريسمس ، واقترح.. دي بوليه 94 |
Ona bir şefin yapıp da metronomun yapamadığı ne olabilir diye sordum. | Open Subtitles | وسألته ماذا يستطيع المايسترو فعله بينما لا يستطيع بندول الايقاع فعله. |
Ona bir şefin yapıp da metronomun yapamadığı ne olabilir diye sordum. | Open Subtitles | وسألته ماذا يستطيع المايسترو فعله بينما لا يستطيع بندول الايقاع فعله. |
Ona bakıp "Bunu sana kim söyledi tatlım?" diye sordum. | Open Subtitles | ،لذا، نظرت إليه وسألته "مَن قال لك هذا، يا عزيزي؟" |
Anladın mı diye sordum, evet dedi. | Open Subtitles | وسألته إذا كان يفهم فقال : أجل |
Oğlu Tal ile sahne arkasında tanıştım ve ona "She's So High" şarkısından sonra bir şey gelecek mi diye sordum. | Open Subtitles | بل وقابلت ابنه "تال" في الكواليس وسألته إن كان سيقدم جزءاً آخر "من أغنية "إنها منتشية |
''Henüz kimi sevmeyi denemedik?'' diye sordum ben de. | TED | وسألته: "مَن بعد لم نحاول أن نحبه؟" |
Onu, arkadaşlarını ve ailesini tanımaya başladım ve ona üniversite son sınıf tezim olarak onun hayatı ile ilgili yazmam hakkında ne düşündüğünü sordum. | TED | بدأت بالتعرف عليه وعلى أصدقائه وعائلته، وسألته ماذا اعتقد بشأن كتابتي عن حياته لبحث تخرجي في الكلية. |
ve ona Christa ile oynaşmayı bırakmasını söyledim. | Open Subtitles | وسألته ان يعمل بي معروفا وان يتوقف عن رؤية كريستا |
Öğle yemeğindeydik ve ona bir yudum kola ister misin, dedim. | Open Subtitles | كنا نتناول الغداء ، وسألته فيما إذ كان يريد رشفة من الكولا |
Ve sadece geldiler ama çok şey oldu. Hatırlıyorum bir gün, Michal, bir gazeteciyle konuşuyordu ve ona gösteriye kim bakacak? diye sordu, gazeteci "Herkes " dedi. | TED | وجاءوا كثيرًا، اذكر يومًا أن ميشيل، كانت تتكلم مع صحفي، وسألته: "من سيشاهد البرنامج؟" وقال: "الجميع." |
Tüm bunları anlamak için Türkiye'de iktidardaki partinin üst düzey bir yöneticisi ile röportaj yaptım ve ona: "Bunu nasıl yapıyorsunuz?" | TED | لكى أفهم كل هذا، أجريت مقابلة مع مسؤول كبير من الحزب الحاكم فى تركيا، وسألته: "كيف تفعل ما تفعله؟" |
Onu aradım ve sordum: "Hey, bana neden söylemedin?" | TED | لذلك اتّصلتُ به وسألته: "لماذا لم تُخبرني بذلك؟" |
Konsolos yardımcısıyla konuşup Nicholas Barclay'i sorduğumda onun İngilizce konuştuğunu ileri sürdü. | Open Subtitles | "عندما تحدث لنائب القنصل وسألته عن حواره مع "نيكولاس وذكر انه بالحال تحدث بالإنجليزية |
Hearst'e onu geri getirmesini ister mi, diye sorduğumda, | Open Subtitles | وسألته لو أردت أن أردها لك |