| Seni çok büyük tehlikeye attım seninle bir daha konuşmayarak ve çekip giderek buna son vermeliyim. | Open Subtitles | ، لقد وضعتك في خطر محدق و يجب أن أنهي الأمر بالإبتعاد و عدم التحدث معك ثانية |
| Ben attım seni ortaya. Tahlil yaptırmanı ben istedim. | Open Subtitles | اوه لقد وضعتك في هذا الموقف وسألتك أن تجري الاختبار |
| ...seni sıkıntılı bir duruma soktuğum için özür mahiyetinde. | Open Subtitles | وهو اعتذار بالمناسبة لأنني وضعتك في موقف محرج |
| Başaracağız." Ve Bassem Doaa'ya dedi ki, "Seni bu duruma soktuğum için çok üzgünüm aşkım. | TED | سوف ننجح" قال لها: " آسف يا حبيبتي لأني وضعتك في هذا الموقف.. |
| Seni zora soktum. | Open Subtitles | وضعتك في موقف سيئ |
| Malcolm konusunda seni çok zora soktum. | Open Subtitles | (لقد وضعتك في مقام مستحيل مع (مالكوم |
| Seni bir sebepten dolayı CTU'nun başına koydum, Jason. | Open Subtitles | لقد وضعتك في "الوحدة" يا (جايسون) لسبب ما |
| Jimmy, seni muhasebenin başına koydum diyelim herkese bir milyon dolar prim vermeni onaylayacak mıyım? | Open Subtitles | (جيمي) إذا ما وضعتك في قسم توزيع المُرتبات.. أسيكون لا بأس بالنسبة لك بإعطاء الجميع علاوة بمليون دولار؟ |
| Seni de çok zor bir duruma sokmuş olurdum. | Open Subtitles | لكنت وضعتك في موقف حرج مع ذلك ليتني فعلت |
| Seni çok seviyorum ve sana zor anlar yaşattığım için üzgünüm. | Open Subtitles | إلهي, انا أحبك جداً أنا اسفة لاني وضعتك في هذا الجحيم |
| Şimdi de seni tehlikeye attım. | Open Subtitles | الآن، ربما وضعتك في خطر بإشراكك في الأمر |
| Ve seni de tehlikeye attım. | Open Subtitles | ولقد وضعتك في خطر أيضا |
| Seni yine böyle bir duruma soktuğum için özür dilerim. | Open Subtitles | و أسمع، أنا... آسف مرة أخرى أنني وضعتك في هذا الموقف. |
| Seni tüm bunların içine soktuğum için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسفة وضعتك في كل هذا |
| Immy, sana zor bir test uyguladım, kaderle bağdaşlaştırdım. | Open Subtitles | إيمي, لقد وضعتك في إختبار صعب معتمدٍ على القدر |
| Sana bunları yaşattığım için özür dilerim. | Open Subtitles | و أنا آسفة جداً. أني وضعتك في مثل هذا الموقف. |