O ülkenin sınırları içinde tadı gerçekten iyidir. ama başka yere götürürseniz tadı iğrençtir. | TED | وطعمه رائعٌ جداً فقط إن كنت داخل حدود فرنسا ولكن طعمه سيء للغاية إذا جربته في مكان آخر |
Ben ağaç yerim tadı çok güzel. | Open Subtitles | وطعمه لذيذ لا أتناول اللحوم ، وأقدامى كبيرة بل أتناول الخشب |
- Jambonun tadı daha iyi çünkü o bir zafer ganimeti. | Open Subtitles | ــ أجل، فعلت ــ وطعمه أفضل لأنه غنيمة النصر |
Uzun sürdüğü için üzgünüm. tadı da baya korkun. | Open Subtitles | عذراً، لقد استغرقني بعض الوقت، وطعمه سئ بعض الشئ |
Kanser gibi yürüyen, kanser gibi konuşan, tadı kanser gibi olan ama kanser olmayan bir şey bulmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نجد ما يمشي كالسرطان ويتكلّم كالسرطان وطعمه يشبه السرطان، لكنّه ليس سرطاناً |
Ayrıca yumurtanın beyazı protein deposudur, ...kalorisi azdır, hiç yağı yoktur ve tadı da öyledir. | Open Subtitles | ويصادف أن بياض البيض مليء بالبروتين.. منخفض في السعرات الحراريه لا يوجد به دسم و.. وطعمه يبدو كذلك |
tadı gerçeğiyle aynı. Pasta yapmak kadar kolay. | Open Subtitles | ـ وطعمه مثل الآيسكريم الحقيقي ـ سهلُ الصنعِ كالفطيرة |
Dedi ki; "Dikkatle sigara içmek: bozuk peynir gibi kokuyor ve kimyasal gibi tadı var, İĞRENÇ!" | TED | وقالت، "التدخين الواعي: تنبعثُ منه رائحة الجُبنة الفاسدة وطعمه مثل الكيماويات، إنه مقززٌ كريه! |
Oldukça yeşil bir rengi vardı. Acımsı bir tadı vardı. | TED | لونه أخضر مركز ، وطعمه حار جدا |
Bu çok sıkı, dişli ve de alkol gibi tadı var. | Open Subtitles | من الصعب إدخال اللسان وطعمه مثل الكحول |
- Aslında ne olsa yerim ama bunun tadı kötüydü ve ayrıca soğuktu. - Tanrım. | Open Subtitles | ولكن هذا كان بارد وطعمه سيء يا الهي |
tadı da iğrenç ama sindirilebilir. | Open Subtitles | وطعمه مثير للإشمئزار ولكنه قابل للهضم |
tadı da daha güzel. | Open Subtitles | وطعمه أفضل كذلك |
Cidden, kendim de denedim, tadı gerçeğiyle aynı. | Open Subtitles | ـ (راي) ـ أنا أخبرك، لقد جربُته بنفسي وطعمه تمامًا كالحقيقي مذاقهُ طيب |